Bu ülkede insanlar, bir zamanlar gençlerin meydanlarda haykırdıkları gibi; hem demokrat, insan hak ve özgürlüklerinden, halkların kardeşliğinden ve emekten yana, ancak hem de aynı zamanda antiemperyalist, yurtsever ve küreselleşme oyunları karşıtı olamayacaklar mı?.. Bu ülkenin pek çok aydını ve sol söylemli partiler (bir dönemlerin gençliğinin "tam bağımsız ve gerçekten demokratik Türkiye" söyleminde yerini bulan) bu kavramların biri eksik ya da yetersiz olursa diğerinin topal kalacağının farkında değiller mi?..
İnsanların, bir arada, barış içinde yaşaması ilkesi için ve de ait oldukları etnik kökenin kültürünü ve geçmişini bir kardeşlik ve ulusal birlik anlayışı içinde ifade edebilmelerinin bedeli, Hrant Dink gibi, canlarını vermek mi olacak?.. Yine, insanların laik, antiemperyalist ve özgürlükçü anlayışta olmalarının bedeli, Uğur Mumcu ‘lar gibi, Madımak‘ta olduğu gibi, bombalanarak, yakılarak katledilmek mi olacak? Kendisini sol olarak tanımlayan, öncelikle CHP olmak üzere sol söylemli partiler; sahipsiz, çoğu yoksul ve geleceğinden umutsuz halkımıza, hukukun üstünlüğü, başta yaşam ve ifade olmak üzere insan hak ve özgürlükleri ile Cumhuriyet devrimlerinin de temelini oluşturan laik, çağdaş ve aydınlanmacı bir yurtseverliği birbirine kaynaştıracak bir çözüm ve aş, iş, sosyal devlet öğeleriyle bütünleşen bir gelecek umudu neden sunamazlar?.. Her fırsatta laiklik, cumhuriyet ve demokrasi gibi söylemlerde bulunanlar, neden, "Biz de kaba milliyetçiliğe ve namaz kıldıktan sonra masum insanları katleden ortaçağ bağnazlığına karşı kesin tavır alıyoruz" mesajını verecek şekilde, bu ülkenin bir gerçek yurtsever aydınının katledilmesi sonrasında, birlikte, etkin bir davranış sergileyemezler?.. İfade özgürlüklerine saygılı, yurtsever, laik ve aydınlanmacı bir anlayış etrafında birleşemezler?.. Lümpenleşme, tarikatlaşma ve çeteleşme, ülkenin gençlerini de içine alan bir çemberi genişleterek ve günbegün artarak ülkenin geleceğini ipotek altına almakta!.. Çözüm ve umut sunacaklar, sol söylemli partiler ve aydınlar, bunları görmeyip tartmayıp da neden birbirlerine düşerler?.. Ve böylece de tarikatçıların, ırkçıların ve emperyalizmin işbirlikçilerinin değirmenlerine su taşırlar... Geleceğimizi karartan bu cinayetlere, demokratlığı ve yurtseverliği bütünleştiren bir duruşla, güçleri birleştirerek karşı koyamadıkça ve olup bitenleri şaşkınlıkla ve çözümsüzlükle izleyen ve hâlâ çoğunluğu vicdanlı ve dürüst kalabilmiş halkımıza çözüm ve umut sunamadıkça bu karanlıklardan ve acılardan çıkabilmek mümkün mü!..
|