Bundan 5 yıl önce, 3 Kasım 1996 yılında meydana gelen "Susurluk" kazasının 6. yıldönümünde, ülkemiz bir genel seçim yaptı. Susurluk kazasının yıldönümünde yapılan seçimlerden sonra ortaya çıkan tablonun bize armağanı “susuzluk” oldu. Bu hafta sonu 22 Temmuz "Hızlandırılmış Tren" kazası'nın yıldönümünde bir genel seçim daha yapılacak. Dileğimiz, kazaların sadece geçmişe ait hüzünlü gerçeklikler olarak kalması ve bir daha kaza olmamasıdır.
Geçtiğimiz 5 yılda ülkenin nereden nereye geriletildiği rakamlarla ortadadır: Toplam dış borcumuz 221 Milyar Dolardan, 408 Milyar Dolara çıkmış, yani %85 artmıştır. Cumhuriyet Dönemi boyunca ortaya çıkan borç, son 5 yılda neredeyse ikiye katlanmıştır. Kamu malı kuruluşlar, önce kötü işletilme becerisi ile hızla zarar eder duruma getirilmiş, daha sonra da birkaç yıllık kârları karşılığında, üstüne üstlük vadeli olarak elden çıkarılmıştır. Ekonomiyi ayakta tutabilmek için sürekli kredi kullanarak üretime dayalı ekonomi terk edilmiş ve kredi kuruluşlarının çıkarları ülke çıkarlarına tercih edilmiştir. Taşıma su ile ekonomiyi döndürmeye çalışarak ülkemizin geleceğini ipotek altına alanların, IMF ve Dünya Bankası‘na teslim olmuş ekonomi politikalarıyla yeni krizler ve kazalar ise kaçınılmazdır. Bilim ve teknoloji, ancak doğru kullanıldığında insanlığa hizmet eder. 3 yıl önce gerçekleşen 22 Temmuz Hızlandırılmış Tren Kazası, 38 insanımızın aramızdan ayrılmasına yol açmış, ancak bugüne kadar sorumluluk sahibi olanlar bunun hesabını ver(e)memişlerdir. Toplumun ve insanlığın yararına sonuçlar ortaya çıkaran bilim ve teknolojinin yadsınarak, politik faydaya öncelik verilmesinin sonuçlarını geri dönülmez acılarla ödedik. Bilim insanlarının uyarılarına karşın hızlandırılmış tren seferlerini başlatanların bilim ve teknolojiye ne kadar inan(ma)dıklarına, bilim insanlarının sözlerine kulak vermeyenlerin ulemanın sözünden hiç çıkmadıklarına üzülerek tanık olduk. Sorumlular, ne yazık ki hâlâ koltuklarını korumakta ve korumaya devam etme isteklerini dile getirmektedirler. Enerjiden eğitime, sağlıktan ulaştırmaya, gıdadan giyime kadar her sektörün ticarileştirilmesi, bu alanlarda hizmet bekleyen vatandaşların müşterileştirilmesi, baştanbaşa ülkemizin pazarlanması, başımıza gelebilecek en büyük kazalardandır. Bütün bu sektörler başta olmak üzere hayatın her alanında, başka kazalar olmadan, barış içinde, kardeşçe, yan yana, eşit ve özgür bir Türkiye‘de yaşamak istiyoruz. Hiçbir kar tanesi, çığa sebep olduğunu düşünmez. Geleceğimizi kendi ellerimizle şekillendireceğimiz 22 Temmuz‘da, Hızlandırılmış Cinayeti unutmadığımızı, sorumluların bizim vicdanlarımızda hâlâ beraat etmediğini bir kez daha belirtiyoruz. Ve biliyoruz ki kazalar; bir anlık dikkatsizlik sonucu geri dönülmez sonuçlara yol açan istenmedik durumlardır. Kazalarda sadece can, insan gücü ve emek harcanarak üretilmiş mal kaybetmeyiz, aynı zamanda geleceğimizden de bir parça kaybederiz. Türkiye‘nin artık geleceğinden ödün verme lüksü yoktur! TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Ankara Şubesi 18. Dönem Yönetim Kurulu
|