![](https://www.emo.org.tr/resimler/saydam.gif) |
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler önceki gün, bardağı taşıran açıklamalar yaptı. Bakan Güler bardağı taşırmakla kalmadı. Ayrıca ‘suç’ işledi. Yaşam savunucularını ‘suçlayarak’ suç işledi.
Bu köşede ve dilimin döndüğü, kalemimin elverdiği her yerde "altın arama faaliyetleri"nin doğaya ve canlı türlerine (insan türü de dahil) verdiği onarılamayacak tahribatı sık sık dile getirdiğimden suçlamayı ben de üzerime aldım tabii. Kaz Dağları söz konusu olduğunda ise, durum daha da vahim. Çünkü Kaz Dağları‘nı talan etme faaliyetini kamuoyuna ilk duyuranlardanım. Okumuş olanlar anımsarlar, 20 Ağustos 2007 tarihli BirGün gazetesinin 2. sayfasında ve Sesonline.net haber sitesinde "Güzelim Kaz Dağları‘na sinsi tuzak" başlığıyla (http://www.sesonline.net/php/genel_sayfa.php?KartNo=49514) olup biteni yazdım. Şimdilerde, günler, haftalar sonra iş artık ayyuka çıkınca merkez medyada da yer almaya başladı konu. Tüm dünyada, her yerde "insan türü"nün doğaya ve yaşama verdiği zarar çok büyük. Bu nedenle, coğrafi fark ve ülke farkı gözetmeksizin sürekli "insan türünün doğadaki ayak izlerinin en aza indirilmesi gerektiğini" söyleyip, sık sık yazmaya devam ediyorum... Haksız olmadığımız da ortada. Suçlayarak, suç işleyen bakan bey 16 Ekim‘de Meclis‘te gazetecilerin sorularını yanıtlarken bakın neler söylemiş: "Konu altın olunca daha farklı davranışla karşılaşıyoruz. Hiçbir konuda altına gösterilen hassasiyet gösterilmedi. İş altın olunca bir başka mekanizma işliyor..." Nükleer enerji yasasının çıkmasında da ısrarcı olan Bakan bey hızını alamamış ve yaşam savunucularına olan öfkesini saklayamamış olacak ki; NTV‘de televizyon ekranlarına çıktı ve gözümüzün içine baka baka "Türkiye‘de başka madenler de var ama konu altın olunca, ülkemizin altın konusundaki zenginliğine müsaade etmek istemeyen, ‘dış kaynaklı‘ bazı grupların etkinliğinin olduğunu düşünüyorum" dedi. Buradan, savcılara sesleniyorum. Enerji bakanı Hilmi Güler‘in açıklamaları hakkında işlem yapıp yapmayacakları konusunu da merakla bekliyorum. Bakan Hilmi Güler‘in açıklamasındaki, "dış güçler" tanımı elbette ki, şirketler ya da ülkeler arası çıkar ilişkileri ağı. Yani, Bakana göre; Kaz Dağları‘nda, Bergama-Ovacık‘ta, Uşak-Eşme‘de, İzmir Efemçukuru‘nda, daha pek çok yerdeki talana karşı çıkanlar da bu çıkar ilişkilerine "alet olmuş", belki de o çıkar ilişkilerinden ‘nemalanmış‘ kişiler, kuruluşlar, örgütler... Türkiye‘nin nükleer lobilerin tuzağına düşmemesi için mücadele edenler de aynı. Durum ne kadar tuhaf . Tuhaf olmanın ötesinde vahim. Yaşam savunucularına karşı girişilmiş olan saldırı ise; çok ağır. Oysa, kamuoyunun gündemine gelenler, aslında Türkiye‘de yaşanan tahribatın görünebilen küçük bir bölümü. Öyle bir saldırı var ki, yetişmek adeta olanaksız. İşte, Samsun iline bağlı, Kavak ilçesi, Ilıca Köyü. Eskiden yemyeşil, ormanlık bir alan olan bu bölge şu anda bir "taş ocağı". Ağaçlar yavaş yavaş kesilerek bölge çıplaklaşmış. Dün bir okurum bölgenin önceki ormanlık hali ile bugünkü halini içeren fotoğrafları. Göndermiş bana. Yeşilin yerini gri bir toz bulutu kaplamış. Taş ocağının çalışmaları halen sürüyor. Çalışmalar genişledikçe, belli ki, ormandan arta kalan ağaçlar da yok olacak... Ya, canlı yaşamına, diğer türlere verdiği tahribat. Evleri orman olan canlıların evsiz bırakılmaları... * * * Yukarıdaki satırlarımda vurguladım. Bakan beyin "dış kaynaklı" diye ifade ettiğinden ne kast ettiğini yazdım. Bakan beyin kast ettiğinden farklı olarak şunu da ifade etmem gerekir ki, yaşamı savunmak, doğayı savunmak tıpkı insan haklarını savunmak gibi, tıpkı hayvan haklarını savunmak gibi, tıpkı nükleerin her şeyine karşı çıkmak gibidir. Yani nerede olursa olsun, tüm canlıların ortak hareket etmesini gerektirir. Tahribat, Çin‘de de olsa, Fransa‘da olsa, Rusya‘da da olsa fark etmez. İçi, "dışı" yok bu işin. Hepimiz aynı gezegendeyiz. Bakan bey hatırlar mı, bir zamanlar sıkça söylenirken bu marşı duymuş mudur acaba?.. "Fabrikalarda biz, tarlalarda biziz. Biziz hayatı yaratan. Din farkı bilmeyiz, dil farkı bilmeyiz . Sanki doğduk bir anadan , Anamız amele sınıfıdır. Yurdumuz bütün cihandır bizim..."
|
![](https://www.emo.org.tr/resimler/saydam.gif) |
|