Türkiye, olduğundan daha zengin bir ülkenin harcamasıyla yaşıyor. Tarım toplumu ile tüketim toplumu arasındaki mesafeyi hızla aşan bir ülke olarak bu da Türkiye'yi imkanlarını israf eden bir ülke konumuna itiyor. Mesela büyük ölçüde ithal girdiye dayanan doğal gazı öncelikli hale getirmemiz bizi muhtemel bir darboğazın eşiğine kadar getirdi.
Elektrik Mühendisleri Odası‘nın (EMO) hazırladığı rapora göre, elektrik tüketiminin yaklaşık yüzde 25‘i konutlarda gerçekleşiyor. Sadece 2005 yılında mesken abonelerinin yıllık toplam elektrik tüketim miktarının 30 bin 155 gigavatsaat. Bunun 8 bin 744 gigavatsaatlik bölümü ev içi aydınlatmadan kaynaklanıyor. Konutlarda kompakt flüoresan kullanımı durumunda yüzde 80 aydınlatmada tasarruf sağlanabilir. EMO‘nun raporunda tüketime ayrılan para içinde eskiden lüks addedilen bir çok ürünün gelir dağılımı bozukluğuna rağmen yaygınlaştığı gözleniyor. Türkiye‘deki konutlarda elektrikli aletlerin hangi oranda bulunduğu dikkate alındığında, ilk sırayı yüzde 96 oranıyla televizyon, ikinci sırayı yüzde 93 le buzdolabı, üçüncü sırayı da yüzde 92 ile ütü alıyor. Evlerde çamaşır makinesi bulunma oranı yüzde 75, elektrikli fırın bulunma oranı yüzde 71. saç kurutma makinesi bulunma oranı yüzde 59, müzik seti bulunma oranı yüzde 51, bulaşık makinesi bulunma oranı da yüzde 13 olarak ortaya konuluyor. Bu aletlerin ev içi elektrik tüketimdeki paylarına bakarsak aydınlatmadan sonra ilk sırayı yüzde 30.4‘lük payıyla buzdolabı, ikinci sırayı yüzde 10.4‘lük payla fırın, üçüncü sırayı yüzde 9.8‘lik payla televizyon, dördüncü sırayı yüzde 6.5‘lik payla çamaşır makinesi, beşinci sırayı yüzde 5.6‘lık payla bulaşık makinesi, altıncı sırayı yüzde 4.3‘lük payla ütü. yedinci biıayt yüzde 2.4Mük payla, elektrikli süpürge, dördüncü sırayı da yüzde 1.9‘luk payla saç kurutma makinesi alıyor. Patlayan kredi kartı borçlarının nelere yöneldiğini böylece öğrenmiş oluyoruz. Elektrik tüketiminde tasarrufta bulunmak ise kişisel bütçelerimizi denkleştimıenin ötesinde bir anlam taşıyor. Çünkü israf kaynakların tükenmesinin yanı sıra dünyayı yaşanmaz kılan bir çevre kirliliğine de sebep oluyor. Uzmanlar israfı önlemek için bize bir dizi tavsiyede bulunuyor. Buzdolabı alımında ihtiyaçlar dikkate alınmaksızın geniş olanlarının tercih edilmesi, baştan fazla elektrik tüketimine neden olan bir unsur. Fmn ve diğer ısı kaynaklarından gelen sıcak hava ise buzdolabının serin kalmak için daha çok çalışmasına neden olmakta. Küçük ekranlı televizyonlar büyük ekranlılara göre daha az elektrik enerjisi tüketir. Ses düzeyinin düşük tutulması da elektrik enerjisi tüketimini azaltır. Ocak ve fırınlara da dikkat. İster elektrik enerjisi, ister gaz kullanılsın, ocaklarda yemek pişirme, fırında yemek pişirmeden • daha ekonomik. Bulaşık makinelerinin seçiminde ise kapasitesi, kaplayacağı alan gibi faktörlerin yanı sıra enerji tüketim değerleri göz önüne alınmalı. Yıkama için çoğu zaman 55 derece su sıcaklığı yeterli. Çamaşırlan düşük ısılarda yıkayın. Zorunlu değilse düşük ısılarda yıkama yapılması ciddi oranda tasarruf sağlayacaktır. Çamaşır tipini ve kirlilik derecesini de gözeterek mümkün olan en kısa yıkama programı seçilmeli. Ayrıca aletleri tam kapatmayı unutmamız gerekiyor. Elektronik ürünler çalışmıyorken. bekleme modunda da enerji tüketmeye devam ederler. Buna gizli tüketim denir. Tam kapatma yapılmadığında saat göstergesi, hafıza cipleri ve uzaktan kumanda fonksiyonu için enerji harcaması sürer. Nitekim AB ülkelerinde televizyon uzaktan kumandalarında yer alan bekleme konumuna geçirme düğmesi de bu sebeple kaldırıldı. Çamaşırlann nemli olarak ütülenmesi: buharlı ve termostattı ütülerin tercih edilmesi de önemli faktörlerden. Ütüleme işini, ütüyü tekrar ısıtmak gerekmeyecek şekilde bir defada yapmaya çalışınız. Ortalama olarak bir saç kurutma makinesinin 10 dakika çalışması, 60 vvattlık bir lambanın 3 saat yanmasına eşdeğer bir elektrik tüketir. Elektrikli süpürgelerinin ise toz torbaları ve filtreleri ise sık sık değiştirilmeli. Tükettiğimiz sadece enerji değil bize bahşedilen bir imkândır. Bugün israfa dalıp varlıklarını yok pahasına harcamanın bedelini ödemek için de gelecek kuşaklara kadar beklemek zorunda kalmama ihtimalinin olduğunu fatura kapıya dayanınca acı bir şekilde öğrenebiliriz.
|