Bugün ülkemizde yaşananlar 38 yıl önce yaşananlardan çok da farklı değildir: 1 Mayıs’ta emekçilerin üzerine gaz bombaları atılıyor, grevdekiler devletin kolluk güçleri tarafından coplanıyor. Tek amaçları insanca yaşam olan emekçilere gösterilen zorbalık bizzat Başbakan’ın “ayak takımı” tanımlaması ile meşrulaştırılmak isteniyor.
15-16 Haziran Şanlı Direnişi Sürüyor! Sermayenin ve onun güdümündeki sendikaların "yasal" yollardan DİSK‘i, toplu sözleşme ve grev haklarını büyük ölçüde kısıtlamaya, boğmaya çalışmasının ve bunun sonucunda Türkiye İşçi sınıfının en büyük direnişlerinden birini gösterdiği 15-16 Haziran‘ın üzerinden 38 yıl geçti. İki gün boyunca demokratik haklarını, örgütlenme ve toplu sözleşme haklarını korumak isteyen yüz binlerce emekçi İstanbul sokaklarını özgürlük alanına çevirmek istemiş fakat Kadıköy‘de açılan ateş sonucu üç işçi yaşamını kaybetmiştir. Bugün ülkemizde yaşananlar 38 yıl önce yaşananlardan çok da farklı değildir: 1 Mayıs‘ta emekçilerin üzerine gaz bombaları atılıyor, grevdekiler devletin kolluk güçleri tarafından coplanıyor. Tek amaçları insanca yaşam olan emekçilere gösterilen zorbalık bizzat Başbakan‘ın "ayak takımı" tanımlaması ile meşrulaştırılmak isteniyor. Ülkenin dört bir yanı yangın yerine dönmüşken gündem "türban" ve "kapatma davası" tartışmalarına sıkıştırılıyor ve emekçiler üzerindeki sömürüyü arttırmak için "İstihdam Paketi", SSGSS gibi yasalar sessiz sedasız çıkarılıyor. Sermayenin içinde bulunduğu yapısal krizi aşmak adına yapılan özelleştirmelere hız veriliyor, başta enerji olmak üzere haberleşme, ulaşım, sağlık gibi temel insani haklar daha fazla kâr hırsına kurban ediliyor. Bunun sonucunda da Tuzla tersanelerinde yaşandığı üzere insan hayatı paraya tercih ediliyor. 38 yıl önce yaşananlar belleklerde hâlâ diri iken bu kazanımların üzerinden yükselen emekçiler Türkiye‘nin dört bir yanında direnişe devam etmektedir. Tekel‘de, Telekom‘da, Novamed‘de, Tega‘da, Yörsan‘da ve daha birçok yerde demokratik haklar ve insanca bir yaşam için mücadele eden emekçiler, neoliberalizmin yarattığı tahribata karşı seslerini 15-16 Haziran‘ın verdiği güçle çıkartmışlardır, çıkartmaya devam etmektedirler. Bu vesile ile 16 Haziran‘ın yıl dönümünde Tuzla tersanelerinde yapılacak grevi selamlar, örgütlü toplumun özgürlüğe giden yol olduğunun bir kez daha altını çizeriz. Dünyanın tüm emekçileri, birleşin! EMO Ankara Şubesi 19. Dönem Yönetim Kurulu
|