e-dönüşüm toplumun her seviyesinde değişimlere neden olmuş, toplum tam bir evrim sürecine girmiştir. Hatta denilebilir ki; fiziki alemin yansıması olan sanal ortamda siber bir toplum ortaya çıkmaya başlamıştır.
Bilim ve teknik bilim, özellikle bilişim teknik bilimi, XX.yy‘ın ikinci yarısında olağanüstü hızlı bir gelişme gösterdi. Bu gelişme çalışma ortamlarını, kişilerin birbirleriyle ilişkilerini; ekinsel, tecimsel, bilimsel etkileşimlerini etkiledi. Bu gelişme, dokuz bin beş yüz yıl öncesinin Tarım Devrimi‘nden, son iki yüzyılın Endüstri Devrimi‘nden sonra şimdi üçüncü bir devrimle karşı karşıya getirdi insanlığı. Mikroelektroniğin ve iletişim olanaklarının artan gelişme hızıyla ivme kazanan bilgisayar gücünün evlerimizde gündelik yaşamımıza kadar girmesiyle, "yeni bir yaşam biçimi", "yeni bir toplum düzeni" ortaya çıktı; Bilişim Toplumu. Bu yeni toplum biçiminde, bir toplumun ekin‘ini (ya da kültürü‘nü) oluşturan bütün kurumlar (aile, çocuk yetiştirme, barınak, eğitim, bilim, endüstri, iletişim ve dil; bunlar arasındaki bütün ilişki ve etkileşimlerle birlikte) ister istemez değişikliğe uğramakta. Her bir toplum için bu kurumların sürekli bir etkileşiminden oluşan ve evrilen ulusal ekinler ile birlikte uygarlık yeniden biçimlenmektedir. Bilgi toplumundan bilişim toplumuna geçiş e-dönüşüm kavramıyla ifade edilmektedir. e-dönüşüm kavramı yaklaşık 15 yıldır konuşulmaya başlanan, bilişim toplumu olma yolunda bir toplumun yaşaması gereken veya fiilen yaşadığı süreçte ortaya çıkan çeşitli oluşumları ve düzenlemeleri içeren genel bir kavram olarak ortaya çıkmaktadır. e-dönüşüm toplumun her seviyesinde değişimlere neden olmuş, toplum tam bir evrim sürecine girmiştir. Hatta denilebilir ki; fiziki alemin yansıması olan sanal ortamda siber bir toplum ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu dönüşüm ve yeni siber toplumla birlikte, hukuk da kendini bu değişime uydurma ihtiyacı hissetmektedir. Öyle ki; artık dolandırıcılıklar çek-senet ile değil, internetten yapılmakta, hakaretler yüz yüze değil e-maille yapılmakta, fikri haklar internet aracılığıyla ihlal edilmekte, sanal ortamda Identity theft (kimlik hırsızlığı) her geçen gün yayılmakta, illegal örgütlerin örgüt içi ve örgüt dışı iletişimleri hep internet aracılığıyla yapılmaktadır. İnternet ve bilişim aracılığıyla işlenen suçların sayısı ve çeşidi ise her geçen gün artmaktadır. Bu suçlan yeni nesil suçlar olarak da adlandırabilmek mümkündür. Bünyesi itibariyle statik bir bilim dalı olan hukukun, kendini bu değişime uydurması ise hiç de kolay değildir. Zaten toplumsal gelişmeleri hep geriden takip eden hukuk, bilişim konusunda da global toplumun çok gerisinde kalmıştır. Bilişim suçlan ve bilişim aracılığıyla işlenen suçların yer alması gereken Türk Ceza Kanunundaki hükümler ne yazık ki yetersizdir. Aynı şekilde içinde elektronik ticarete dair hükümler yer alması gereken Türk Ticaret Kanununun durumu da farklı değildir. Kişiler, eşya, mülkiyet vb. hükümleri barındırması gereken Türk Medeni Kanunu, özellikle e-devlet uygulamalarının tam olarak işleme girmesi ve elektronik ticaretin işlerlik kazanmasıyla vazgeçilmez hale gelecek olan elektronik imzanın düzenlendiği 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu ve haberleşmeye dair hükümlerin yer aldığı 406 Sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu, Telsiz Kanunu ve 3984 Sayılı RTÜK Kanunundaki düzenlemeler hep eksik ve yetersiz olup, düzenlemeler arasında uyum da yoktur. Bununla birlikte ister gerçek dünyada ister siber dünyada olsun, hukuksuz bir toplum düşünülemeyeceğine göre hukukun bu değişimi bir an önce yapması, yeni topluma kendini bir an önce uydurması zorunludur. Günlük iletişimin temel araçlarından biri haline gelmiş internet ve e-maillerin hukuki (cezai-ticari vd) ilişkilerde delil olarak kullanılması, e-devlet projesinin tamamlanarak kurumlar arası irtibatın sağlanması ve böylece hem zamandan hem de emekten tasarruf edilmesi, vatandaşın resmi kurumlarda işlemlerini sıra beklemeden internet üzerinden yaptırabilmesi, elektronik iletişimin etkinliğinin artırılması, bütün bunlar yapılırken de gerekli işlem güvenliğinin sağlanması kaçınılmazdır. Fakat bu gerekliliklere rağmen her nedense ülkemizde bu değişiklikler bir türlü yapılmamakta ya da çok geç yapılmaktadır. Örneğin; 2004 yılından beri TBMM‘de bulunan Elektronik Haberleşme yasa tasarısı bir türlü kabul edilmiş değildir. Değerli Photoshop Magazin okurları, bu sayıdan itibaren her ay birlikte olacağımız bu köşede, bilişim toplumu ile birlikte ortaya çıkan değişik hukuki konuları sizlerle paylaşacağız. Bu esnada bazen ilginç hukuki olayları sizlerle paylaşacak, bazı zamanlar ise belli konulardaki görüşlerimizi sizlerle paylaşacağız. Yukarıda değinildiği gibi statik bir dilim dalı olan hukuk, hukukçu olmayanlar için genellikle çok sıkıcı bir bilim dalı olduğundan, yazılarımızda sizler için hukukun bu sıkıcılığının dışına çıkmaya çalışacak, ilgi çekici ve değişik konularla sizlerle birlikte olacağız. Bu esnada sizlerden gelen talepler ve sorulan da mümkün olduğunca cevaplamaya çalışacağız. Bir sonraki sayıda görüşmek dileğiyle...
|