IMF ve Dünya Bankası emriyle yıllardır uygulanan politikalar sonucunda, ülkemiz üretim ekonomisini büyük oranda terk ederek rant ekonomisine geçerken, kamunun elindeki işletmeler ve işletme hakları da özel sermayeye adeta hediye edilmiştir. Halka verdiği sözleri hiç hatırlamayan ama IMF ve Dünya Bankasına verdikleri sözleri hiç unutmayan iktidarların elinde, ülke ekonomisi kısa sürede büyük bir borç yükü altına girmiştir. 1980 sonrası uygulanan neo-liberal ekonomi politikaları sonucunda, hazine borçları hızla artarak 400 Milyar doların üzerinde bir dış borç batağına saplanılmıştır. “Bırakınız yapsınlar, bırakınız satsınlar” diyerek başlayan ve “benim memurum işini bilir” diyerek devam eden vesayet ekonomisinin başka bir sonucu olması zaten beklenemezdi.
Emekten ve Halktan Yana, Bilim ve Teknolojinin Yol Göstericiliğinde Odamız bütün bu gelişmeler karşısında yıllardır her fırsatta, emekten ve halktan yana bilim ve teknolojinin yol göstericiliğinde politikalar izlenmesi gerektiğini dile getirmiştir. SSGSS ile çalışma hayatına yapılan saldırılara, kamu mallarının yağmalanmasına, ülkemizin bir bölgesinin yangın yerine çevrilmesine, daha fazla kar ve rant uğruna yaşanır bir dünyanın yok edilmeye çalışılmasına, iki adım ötemizde süren insanlık dramı savaşlara, dünya insanlarının gittikçe yoksullaştırılmasına, nükleer lobilerin ülkemizin üstüne kondurmak istediği karabulutlara, suyun elektriğin gazın havanın yani yaşamın ticarileştirilmesine karşı, "demokratik Türkiye insanca yaşam" şiarıyla karşı çıkmıştır, bundan sonra da karşı çıkmaya devam edecektir. Son günlerde gündemde yer alan ve filler tepişmesi diyebileceğimiz tartışmalardan emeğiyle geçinenlerin lehine bir sonuç çıkmayacağı aşikârdır. Ortaya dökülenlerin doğru olma ihtimali bile tüyler ürperticidir. İktidar hırsı ile atılan hukuksuz adımların yarattığı çürümeden kimseye yarar gelmeyecektir. Aynı şekilde iktidarını sağlamlaştırmak için her yolu mubah görenlerin bir gün aynı duruma düşmeleri de kaçınılmazdır. Ülkeyi geri vitese takanların, kamu mallarını sermayeye altın tepsilerde sunanların, üniversitelerde özerkliği değil piyasalaştırmayı savunanların yolu çıkmaz yoldur. Ve bu yol, yol değildir. Bezirgân beylerinin son temsilcisi, kendisini pazarlamacı ilan eden devlet adamlarımız eliyle elde avuçta kalan son kırıntıları da yandaşı sermaye gruplarına peşkeş çekiyor. Telekom, Limanlar, Tekel derken şimdi sıra özelleştirmecilerin altın vuruşu denebilecek olan elektrik sektörüne geldi. İki dağıtım bölgesini geçtiğimiz günlerde kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıklar sonucu paylaşan sermaye grupları, diğer dağıtım bölgelerinin de arenada önlerine atılmasını ağzı sulanarak, ellerini ovuşturarak bekliyor. Zamların Sebebi Özelleştirmelerdir! Mevcut iktidar 2002-2007 döneminde elektriğe zam yapmamakla övünmüş, ancak diğer yandan elektrik faturası olarak değil başka biçimlerde ödediğimiz zamları yapmıştır. O kadar ki faturalara yansımayacağını söyledikleri zamlar bile yapmışlardır. Bugüne kadar dile getirdiğimiz gibi, özelleştirmelerin sonucu zamdan başka bir şey değildir ya da zamların sebebi özelleştirmeden başka bir şey değildir. İki dağıtım bölgesinin özelleştirilmesi ile otomatik fiyatlandırmanın aynı güne rastlaması çok ama çok manidardır. 1 Temmuz 2006 elektrik sisteminin kara günlerinden biri olmuştu. 1 Temmuz 2008 ise nazire yaparcasına daha da kara bir gün olarak tarihe geçmiştir. "Durmak yok yola devam" diyenlerin aslında ‘durmak yok yağmaya devam‘, ‘durmak yok zamlara devam‘ dedikleri artık halkımız tarafından da net olarak görülmüştür. Yine, Yeni, Yeniden ÖKP 90‘lı yıllarda özelleştirme karşıtı mücadelenin bayrağını en yukarda tutan Özelleştirme Karşıtı Platform (ÖKP), bu yağma ve talana karşı yeniden mücadeleye devam kararı almıştır. Meslek odalarından Sendikalara kadar geniş bir yelpaze içinden destek gören ÖKP mücadelesi her meşru platformu ve yöntemi kullanmayı kendisine hedef olarak belirlemiştir. ÖKP daha önceden de ilan etmiş olduğu ilkeler çerçevesinde mücadele bayrağını yükseltecektir. •· ÖKP bileşeni kurumlar; sermayenin yapısal krizini kamu mülkiyetindeki kuruluşlara el koyarak aşma eksenli özelleştirme girişimlerine karşı ÖKP‘nin yeniden ve daha güçlü bir sesle mücadeleye devam kararı almıştır. •· ÖKP, özelleştirme politikalarının kamu kaynaklarına sermaye sınıfı tarafından el koyma amacıyla, emekçilere yapılan bir saldırı olduğunu koşulsuz kabul eder. •· ÖKP, emek ve demokrasi güçlerinin özelleştirme mücadelesini geçmiş birikim ve deneyimlerin ışığında sürdürme kararlılığını ortaya koyar. •· ÖKP, özelleştirme sürecini işsizlik ya da düşük ücretli sömürü düzenine karşı mücadele alanı olarak ele alır. •· ÖKP, emekçilere dayatılan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası‘nı (SSGSS) sağlık ve sosyal güvenlik alanına ayrılacak kaynakların sermayeye peşkeş çekilmesi olarak değerlendirir ve mücadele alanı olarak tanımlar. •· ÖKP, taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma, düşük ücret, esnek istihdam vb. uygulamalara karşı ortak mücadele eder. •· ÖKP, kamu işletmeciliğini savunur. Kamu işletmelerinin siyasal iktidarlar tarafından geri teknolojiye ve verimsiz işletmeciliğe mahkum edilmesini reddeder. Kamu kavramını siyasal iktidarların etki alanı dışında; meslek odaları, sendikalar, tüketici örgütleri ve örgütlü yurttaş oluşumlarının şeffaflık temelinde kamusal denetimine açık bir yapı olarak tanımlar. •· ÖKP, özelleştirmelere ve özelleştirme girişimlerine karşı bütün emek ve meslek örgütleriyle demokrasi güçlerini mücadelenin bileşini olarak tanımlar, bu doğrultuda meşru yöntemleri benimseyerek toplumu bu temelde bilgilendirir. •· ÖKP, ülkemizdeki özelleştirme mağdurları ile dayanışma içindedir. •· ÖKP, uluslararası ölçekte dünyadaki diğer özelleştirme karşıtı mücadeleleri izler ve onlarla dayanışma yollarını arar. •· ÖKP, özelleştirilen kurum ve kuruluşların yeniden kamulaştırılmasını savunur ve mücadele eder. Asıl olanın dünyayı yorumlamak değil onu değiştirmek olduğu bilinciyle, sermaye tarafından dayatılan sınıfsal, bölgesel ve diğer tüm eşitsizlikleri ortadan kaldırmak için tüm emekçileri, ezilenleri, yoksulları, barıştan ve yaşanabilir bir dünyadan yana olan emek ve meslek örgütlerini, daha adil, daha güzel ve başka bir dünya kurma mücadelesine, emek güçlerine karşı yapılan her türden saldırıyı geri püskürtme mücadelesine çağırıyoruz. TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Ankara Şubesi 19. Dönem YK 12 Temmuz 2008 / Afyonkarahisar
|