Bakanlar kurulu zammı onaylarsa 2008 yılı başından bu yana elektriğe yapılan zam %65’e ulaşacak. Öte yandan aynı bakanlar kurulu, açlık sınırında yaşayan kamu emekçilerine ise ortalama %8,5 ücret zammını uygun bulmakta. Yoksulluk oranının gün geçtikçe arttığı ülkemizde yapılan zamlarla yurttaşlar açlık sınırının altında yaşamaya mecbur edilirken bu açmazın çıkışı özelleştirme olarak bizlere dayatılmaktadır. Halka çare olarak sunulan özelleştirmenin aslında çıkmaz yol olduğu, kamuya ait işletmelerin ekonomik ve teknolojik gereklere uygun işletilmesinden başka yol olmadığı da ortadadır.
Zam Madalyonunun İki Yüzü: Emekçiye %8,5 Elektriğe %65 ZAM! Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), Türkiye Elektrik Ticaret Taahhüt Anonim Şirketi‘nin (TETAŞ), Türkiye Elektrik Dağıtım Şirketi‘ne (TEDAŞ) sattığı elektriğin satış fiyatının 1 Ekim‘den itibaren yüzde 34 oranında artırılması için yaptığı başvuruyu kabul etti. Geçtiğimiz yıl elektrikte orta vadede fiyat ayarlaması isteyen IMF şeflerinin bir kısım istekleri daha böylelikle yerine getirilmiş oldu. Dağıtım Bölgelerini altın tepsilerde sermayeye sunanlar, toplu görüşmelerde memura işçiye zam verirken cimri davrananlar söz konusu zam olunca birden bonkör oluyorlar. Bakanlar kurulu zammı onaylarsa 2008 yılı başından bu yana elektriğe yapılan zam %65‘e ulaşacak. Öte yandan aynı bakanlar kurulu, açlık sınırında yaşayan kamu emekçilerine ise ortalama %8,5 ücret zammını uygun bulmakta. Yoksulluk oranının gün geçtikçe arttığı ülkemizde yapılan zamlarla yurttaşlar açlık sınırının altında yaşamaya mecbur edilirken bu açmazın çıkışı özelleştirme olarak bizlere dayatılmaktadır. Halka çare olarak sunulan özelleştirmenin aslında çıkmaz yol olduğu, kamuya ait işletmelerin ekonomik ve teknolojik gereklere uygun işletilmesinden başka yol olmadığı da ortadadır. Özelleştirmenin kamu malının sermayeye peşkeş çekilmesinden başka bir şey olmadığı da bugüne kadar uygulanan peşkeş politikaları sonucunda anlaşılmıştır. Amacı her zaman daha fazla kâr elde etmek olan sermaye için önemli olan halkın sağlığı ya da ihtiyaçlarından ziyade kârını maksimize edebilmektir. Oysaki ki; enerji insanların yaşamlarını sürdürebilmeleri için en temel haklardan biridir ve devletler yurttaşlarına bu hakkı sağlamakla yükümlüdürler. Bizim devletimiz ise bu yükümlülükleri yerine getirmek bir yana kamunun elindeki kuruluşları birer birer satmayı ekonomi yönetimi sanmakta ve yok pahasına kamu mallarını yağmalatmaktadır. Egemenler Arası Dalaşın Yapay Sonucu Zamlar TETAŞ, zam talebini elektrik üretiminde kullanılan doğalgazın fiyatındaki ve dünya petrol fiyatlarında yaşanan artışa göre belirlediğini öne sürüyor. Zamların gerekçesi bu kadar basit açıklanamaz, bu zamlar Türkiye‘nin yıllardır uyguladığı dışa bağımlı enerji politikalarının ve özelleştirme çabalarının bir sonucudur. Kaldı ki dünya genelinde petrol ve doğalgaz fiyatlarındaki artışın sorumlusu da zam yapılması gerektiğini geçen yıl sufle eden IMF ve Dünya Bankasının başını çektiği uluslar arası emperyalist-kapitalist güçlerdir. Enerjide, özellikle elektrikte yaşanan krizler zamlarla değil bu politikalar değiştirilerek, kamusal bir anlayışla hazırlanan ve yenilenebilir enerji kaynaklarına ağırlık verilen enerji politikalarıyla aşılabilir. Ülke geleceğini her anlamda karanlığa götüren politikalar uygulayan AKP iktidarı, mevcut bağımlılık yetmezmiş gibi ısrarla enerji bağımlılığımızı arttırmaya ve nükleer lobilerin beklentilerini yerine getirmeye çalışmaktadır. Yıllardır karşı karşıya kaldığımız tablo hiç değişmiyor, enerjide yaratılan krizler bu darboğazları, sözde açmak için yapılan zamlar ya da önerilen nükleer santraller. 24 Eylül 2008 tarihinde nükleer enerji santrali kurmak isteyen şirketlerin teklif mektupları açılacak ve ne tesadüftür ki elektrik üretiminde yaşanan sıkıntılardan dolayı da tekliflerin açılmasından 1 hafta sonra halka zamlı elektrik dayatılacaktır. Yaratılan sorun hep aynı, dayatılan çözüm de hep aynı. Türkiye bu sorunları ne doğalgaz ya da petrol gibi dışa bağımlı elektrik üretimiyle, ne de hem dışa bağımlı hem de insan hayatını tehdit eden nükleer enerji santralleriyle aşabilir. Çevreye daha saygılı ve insana zarar vermeyen, tamamen yerli, yenilenebilir enerji kaynakları kullanılarak, kaynaklarımızı çevreye zarar vermeksizin kullanarak, daha ucuza ve daha sağlıklı enerji üretilebilir. Kendisini çevrecinin daniskası ilan edenler, çevreci olmayı çevre ticareti yapmak sandıkları gibi bu zamlarla neyin daniskası olduklarını da göstermişlerdir. Enerjine Sahip Çık, Geleceğini Karartma! İktidarın zamların da odak noktası haline geldiği, sermaye sözcülüğünün daniskasını yaptığı, seçimlerde aldığı oy oranını baskı aracı olarak kullandığı artık gün gibi ortadadır. Eğitim, sağlık, haberleşme alanlarında olduğu gibi, enerji alanında da uluslararası sermayenin, yerli işbirlikçilerinin, IMF‘nin çıkarlarına odaklanan değil ancak halkın sorunlarına odaklanan iktidarlar halkın sorunlarına çare olabilir. Enerjisine sahip çıkanlar, geleceklerine de sahip çıkarlar. TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Ankara Şubesi 19. Dönem Yönetim Kurulu 05.09.2008
|