Dünyada "29 buhranından sonra yaşanan en ciddi kriz" olarak değerlendirilen, ABD'den başlayarak tüm dünyaya yayılan krizi,"balon sonunda patladı" diye değerlendiren Prof. Dr. Korkut Boratav, bunun emperyalizmin bir krizi olduğunun altını çizdi. Ekonomistler krizi "kaçınılmazdı" diye nitelendirdiler.
Tüm dünyayı etkisi altına alan krizin emekçiler cephesinden yansımalarının ne yönde olacağı ve kriz karşısında alınacak acil önlemlerin neler olduğuna dair tartışmalar devam ediyor. Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat için Vakıf (TAKSAV) tarafından düzenlenen "Küresel Kriz ve Türkiye" konulu panelde biraraya gelen iktisatçılar, krizin kaçınılmaz olduğunu vurgularken, krizi "balon sonunda patladı" diye ifade ettiler. İnşaat Mühendisleri Odası Salonu‘nda 16 Ekim 2008 Perşembe günü düzenlenen "Küresel Kriz ve Türkiye" başlıklı panelin oturum başkanlığını KESK eski Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul yaptı. Panelde Prof. Dr. Korkut Boratav, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi‘nden Prof. Dr. Tülin Öngen, Ekonomist Mustafa Sönmez ve Marmara Üniversitesi‘nden Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu konuştular. ‘Dünya ABD‘yi beslemeye soyundu‘ Krizin emperyalizmin bir krizi olduğu için dünya ekonomisinin geneli kapsamında ele alınması gerektiğini belirten Korkut Boratav, emperyalist sistemde metropolden çevreye bir kaynak akımı olurken, çevreden de metropole faiz ve kar gibi artık pompalandığını, bunun da bağımlılık ve sömürüyü doğurduğunu söyledi. 20. yüzyılın ilk yarısından bugüne kadar Amerika‘nın sistemin süper emperyalist aktörü rolünü üstlenerek ayrıcalıklı bir konumunun olduğunu belirten Boratav, bu ayrıcalığın da Dolar‘ın parasal hegemonyasından kaynaklandığını ifade etti. Özellikle 1985‘ten sonra Amerika‘nın Dolar‘ın hegemonyasını kullanarak dış dünyaya cari açık verdiğini ifade eden Boratav, 90‘lı yılların sonuna doğru Amerika‘nın dış açığının 118 milyar Dolar‘dan 812 milyar Dolar‘a çıktığını söyledi. Tüm dünyanın Amerika‘yı besleme görevine soyunduğunu ifade eden Boratav, Amerikan ekonomisinin kendine yeni kaynaklar yaratmak için borsayı şişkinleştirdiğini, ABD Dolar‘ını kabul eden ülkelerin katkılarıyla ve büyüyen konut piyasasıyla genişlemeye çalıştığını vurgulayarak, "Bu balonun patlaması kaçınılmazdı ve sonunda patladı" dedi. ‘Ya barbarlık, ya sosyalizm‘ Krizin sosyal boyutlarına değinen Tülin Öngen ise tarihsel materyalizmi kuran Marksist analizlerin, kapitalizmin krizleri ile birikim ve sınıf mücadeleleri arasında yapısal bir ilişki olduğunu ve krizin hangi sektörde çıkarsa çıksın eş zamanlı ve ardışık olarak öteki alanlara da yansıdığını gösterdiğini ifade etti. Öngen, mevcut krizin, finans sektörünün çok gelişmiş ve küresel ölçekte genişlemiş, siyasal iktidarların elindeki politika seçeneklerinin sınırlanmış olması ve çok kutuplu bir dünyada yaşıyor olmamızdan kaynaklı hem sınıf içi hem de devletlerarası rekabetin de çok artması yönleriyle farklı olduğunu söyledi. Öngen, kriz karşısında alınacak tutum bakımından "ya barbarlık, ya sosyalizm" ikileminin daha gerçekçi durduğunu dile getirdi. ‘2009‘da sosyal bütçe oluşturulmalı‘ Mustafa Sönmez ise 2001 krizinde IMF‘nin Türkiye‘nin ulaşabileceği bir yardım kapısı olduğunu ve dünyada Boratav‘ın bahsettiği balonun henüz oluşum halinde bulunduğunu belirterek, bu kez yangının her yere yayıldığını, dışarıdan sıcak para getirip, özelleştirmelere müşteri bularak ya da IMF‘den yardım isteyerek kaçılabilecek bir durum olmadığını söyledi. Krizle başa çıkabilmek için acilen bir sosyal dayanışma platformunun oluşturularak makro ve sosyal önlemler alınması gerektiğini ifade eden Sönmez, Gümrük Birliği, maliye, vergi ve harcama politikalarının yeniden gözden geçirilmesi, işten çıkarmalara karşı bir birlik sağlanması, 2009 bütçesinin, güvenlik ve savunma harcamaları daraltılarak, mutlaka bir sosyal bütçe olarak düzenlenmesi gerektiğini vurguladı. Anti-emperyalist mücadeleye vurgu Hayri Kozanoğlu ise sistemin birikim rejiminin bu krizlere neden olduğunu unutmamak gerektiğini ifade etti. Kozanoğlu, serveti elinde biriktirenlerden bir kısmı alınmadan dünya ekonomisinin düzenlenmesinin mümkün görünmediğini söyledi. Küresel ekonomiye bu kadar entegre olmuş, dış borçlarda da bu kadar cari açık veren Türkiye‘nin krizi en şiddetli boyutta yaşayacağının açık olduğunu belirten Kozanoğlu, uluslararası üretim ağlarına karşı anti-kapitalist, anti-emperyalist bir mücadele örülmesi gerekliliğini vurguladı.
|