AKP Hükümeti tarafından otomatik olarak yapılan zamların sebebi gayet açıktır: Enerji sektörü, sermaye kuruluşlarının diledikleri gibi at koşturmaları için uygun hale getirilmeye çalışılıyor. Yapılan zam, döviz kurlarındaki artış ile açıklanabilir olmaktan uzaktır çünkü döviz kurunun artmış olmasına karşın girdi maliyetleri azalmıştır. Eğer gerçekten maliyet bazlı fiyatlandırma olsaydı zam değil indirim yapılmalıydı.
Krizin Faturasını Kimler Ödüyor! Okyanus ötesinde kopan küresel finans krizi, dalga dalga yayılmakta. Bu yayılma ülkemize de ulaşarak döviz-borsa tahterevallisini finans çevrelerinin keyfini kaçıracak şekilde oynatırken, daha önce düşük döviz kurunun yararımıza olduğunu söyleyen hükümet yetkilileri şimdi de yüksek kurun lehimize olduğunu söyleyecek kadar şaşkınlık içindedirler. IMF ve Dünya Bankasının sadık sözcüsü AKP hükümeti, küresel sermayenin krizini her fırsatta halkımıza ve emekçilere fatura ediyor. Özel sermaye gruplarının yararına olacak şekilde yapılan düzenlemeler sonucunda, maliyet bazlı fiyatlandırma adı altında, elektrik ve doğalgaz zamlarının otomatiğe bağlanması yasallaştırılmıştı. Bunun sonucunda, elektrik fiyatları önce 1 Ocak‘ta, sonra 1 Temmuz‘da daha sonra da 1 Ekim‘de zamlandırılmış ve 2008 yılı elektrik fiyatı toplamda %58 oranında zamlanmıştı. Doğalgaz da yıl içinde Ocak ayında %7.4, Haziran ayında %7.4 ve Ağustos‘ta %16.9 oranında olmak üzere toplam %34.8 zamlanmıştı. Küresel krizin dünya genelinde patlak vermesi ile (kapitalizmin balonunun patlaması ile) dünya genelinde petrol ve doğalgaz fiyatları daha önceki fiyatlarının yarısına yaklaşmışken, muhtemelen dolar kurundaki artışlar gerekçe gösterilerek doğalgaz satış fiyatına zam yapılıyor. 1 Kasım‘dan itibaren uygulanması öngörülen zam ile bu yıl içinde doğalgaza yapılan zam şimdilik %54 olacaktır. Petrol fiyatları dünya genelinde düşerken, AKP Hükümeti tarafından otomatik olarak yapılan zamların sebebi gayet açıktır: Enerji sektörü, sermaye kuruluşlarının diledikleri gibi at koşturmaları için uygun hale getirilmeye çalışılıyor. Yapılan zam, döviz kurlarındaki artış ile açıklanabilir olmaktan uzaktır çünkü döviz kurunun artmış olmasına karşın girdi maliyetleri azalmıştır. Eğer gerçekten maliyet bazlı fiyatlandırma olsaydı zam değil indirim yapılmalıydı. Hesap ortadadır, her ekonomik göstergenin referansı olan petrolün varili kriz öncesi 120 USD dolayında iken döviz kuru 1.25 mertebesindeydi ve YTL karşılığı olarak 150 YTL civarındaydı. Kriz sonrası petrolün varili 80 USD mertebesine inmiş ve döviz kuru 1.70 mertebesine çıkmıştır ki, bunun YTL karşılığı 136 YTL civarındadır. Şimdi hükümete soruyoruz: girdi maliyetleri %10 civarında azalırken, yapılan bu zam neyin zammıdır? Zam yapılması, bize göre küresel krizden etkilenen finansal çevrelere aktarılacak kaynak yaratmaktan başka bir anlam taşımamaktadır. Yüksek ateş ile hasta olan küresel sermaye, emeği ile geçinen yoksullardan alınacak kaynaklar ile kurtarılmak istenmektedir. Enflasyon tahminlerinde cimri davranıp çalışanlara %8,5 oranında zam veren hükümet, mal ve hizmet zamlarında birden bonkör davranmaktadır. Elektrikte %58, doğalgazda %54 zam yapılmış olması, enerjinin tümüyle nasıl algılandığını göstermektedir. Enerji alanını zam, yolsuzluk ve özelleştirme üçgeninden çıkarıp, kamusal yararları gözeterek düzenlemekten başka çıkar yol yoktur. Bunu yapmayan her iktidar ülkemizin geleceğini karartmaya bir adım daha yaklaşmaktadır. Enerjisine ve geleceğine sahip çıkan Elektrik Mühendisleri Odası Ankara Şubesi örgütlülüğü geleceği aydınlatmaya kararlıdır. TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Ankara Şubesi 19/3 Şube Koordinasyonu 26.10.2008
|