Bugün 26 Nisan, hüzün doluyor İnsan Öncelikle, yeni Çernobiller olmasın diyen ve 22 Temmuzda 2006 yılında Sinop‘ta yaşamını yitiren Öner, Soner ve Güneş‘i sevgiyle anıyoruz. Çernobil Nükleer santralında1986 yılında yaşanan kaza ve kazanın ardından yaşananlar hala belleklerimizde taptaze. Yaşanan kaza sadece bulutları ve dünyayı kirletmemişti. Kamuoyundan saklanan felaketin boyutu ve ölümlerin korkunçluğunu, gizlenen ölü sayılarını artık bütün dünya biliyor. Kanser vakalarında artış, tarım yapılamayan ve yıllarca yıl yapılamayacak olan geniş bir bölge, radyoaktiviteye maruz kalmış yüz binlerce insan, bir nükleer kazanın asgari zararlarının görülmesi nükleer lobicileri ve nükleer heveslilerini ikna etmeye yetmedi. Artık hepimiz biliyoruz ki, nükleer sadece pahalı değil, sadece radyasyon kirlenmesine neden olmuyor siyasetten kamu görevlilerine kadar nükleerci olan herkesi kirletiyor. Bugün hala farklı biçimlerde gördüğümüz kirlenmeler radyasyon kirlenmesinden daha ölümcüldür. Kazanın üzerinden geçen 23 yıla karşın, nükleer heveslileri kazadan ders almamış üstelik daha bir açgözlü hale gelmişlerdir. Teknik, ekonomik ve ekolojik açıdan felaket kaynağı olan, istihdam ve yakıt zenginleştirilmesi için doğrudan dış bağımlılık yaratacak olan nükleer santraller yalnızca nükleer lobicilerin beklentilerini tatmin edecektir. Ne enerji sorununa bir çare ne de başka bir faydası olmayacaktır. Her şeyden öte topluma lanse edilen "nükleer santrallerde risk yoktur" söylemi, teknik olarak gerçek dışı bir ifadedir. Nükleer Yalanlar! Kamuoyuna yıllarca anlatılan; nükleer ucuzdur, nükleer enerji sonsuzdur, nükleer tehlikesizdir söylemlerinin tümü gerçekdışıdır, tümü yalandır ve hiçbiri bilimsel bir temele dayanmamaktadır. En son yapılan ihalede görüldüğü gibi nükleer enerji fahiş denecek ölçüde pahalıdır. Nükleer rezervler söylendiği gibi sonsuz değil sonludur. Çernobil, Three Miles Island ve benzeri kazalarda görüldüğü gibi tehlikesiz değil aksine çok ama çok tehlikelidir. Nükleer Santral Yasasını hazırlayanlar bir yandan kaza riskinin olmadığından bahsederken, diğer yandan yaptıkları düzenlemelerde kaza durumunda neler yapılacağı ile ilgili düzenlemeler yapmaktadırlar. Nükleer sadece doğayı radyasyonla kirletmemekte aynı zamanda geçen yıl yapılan ihale ve devamında görüldüğü gibi insanları da kirletmektedir. Tek teklifli sözüm ona yarışma ile enerji sistemimizin geleceği karartılarak birilerinin cüzdanları aydınlatılmak istenmektedir. Nükleer atık sorunu çözülmemiştir ve gelecek kuşakların yaşamına yönelik ciddi tehditler içermektedir. Çözüm yenilenebilir Enerji Kaynaklarında! Pahalı, yüksek riskli, dışa bağımlı, kirli bir yöntem olan nükleer enerjiden elektrik üretimi çözüm değildir. Çözüm öncelikle enerjinin etkin verimli kullanımı, daha sonra dışa bağımlı olmayan, çevreci ve ekonomik kaynaklarımızdan yararlanmaktır. Nükleer santraller için harcanması planlanan bütçe ile hem enerji sistemimiz revize edilebilir hem de yenilenebilir kaynaklar konusunda araştırma geliştirme çalışmaları yapılabilir. Enerji Verimliliği ve Yenilenebilir Enerji Kaynakları konusunda yapılan yasal düzenlemeler ve bilimsel çalışmalar daha ileri noktalara taşınmalı ve potansiyelimiz en gerçekçi biçimde tespit edilmelidir. Nükleer Rönesans söylemi ile yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelim engellenmek istenmektedir. Meydanı bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da nükleerci lobilere bırakmayacağımızı kararlılıkla ifade ediyoruz. 26 Nisan Dünya Anti Nükleer Günü Çernobil kazasından 23 yıl sonra, bu kazada hayatını kaybedenlerin ve daha sonra dolaylı yollarla kazadan etkilenenlerin anılarını yaşatmak için Çernobil kazasının meydana geldiği 26 Nisan‘ın bütün Dünyada "Anti Nükleer Günü" olarak kabul edilmesini istiyoruz. Yeni nükleer ölümler, yeni nükleer kazalar, yeni nükleer rüşvetler istemediğimizi bir kez daha yüksek sesle haykırıyoruz. Enerji bürokratları nükleer lobicilerin değil bilimin sesine kulak vermelidir. Nükleer demek radyasyon demektir. TMMOB ANKARA İL KOORDİNASYON KURULU
|