|
“TMMOB Ücretli ve İşsiz Mühendis Mimar Şehir Plancıları Kurultayı”, Ankara Bölgesel Kurultayı öncesi TMMOB Ankara İKK tarafından 14 Ekim 2009 Çarşamba günü “Türkiye’de İş Gücünün Dönüşümü ve Örgütlenme” konulu panel düzenlendi. İnşaat Mühendisleri Odası Rüştü Özal Salonu’nda gerçekleştirilen paneli Ankara Yerel Kurultay Sekretaryasından EMO Ankara Şubesi Yazman Üyesi Ömürhan Soysal yönetirken, panele konuşmacı olarak Türk-İş’e bağlı Liman-İş Sendikası Uzmanı Onur Bakır, Jeoloji Mühendisleri Odası Sayman Üyesi Çetin Kurtoğlu katıldı.
Panelin açılış konuşmasını yapan TMMOB Ankara İKK Sekreteri, EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Pektaş özetle şunları söyledi; "TMMOB Olağan Genel Kurulu‘nda, Ücretli ve İşsiz Mühendis Mimar Şehir Plancıları Kurultayı yapılması kararı alınmıştı. Bu çerçevede Türkiye 9 bölgeye ayrılarak buralarda yapılan çalışmalar ve sonuçların Kurultaya taşınması öngörülmüştü. Ankara dahil 10 ilin kapsandığı bölgede TMMOB Ankara İKK bileşenlerinin yoğun koşuşturması ile Kurultaya önemli katkılar sunacak çalışmalar düzenlendi. Atölye çalışmalar, iş yeri toplantıları ve il bazında toplantılar yapıldı. 24 Ekim‘de Ankara Bölge Kurultayı yapılarak 14-15 Kasım tarihlerinde İstanbul‘daki Kurultaya katılım sağlanacak. Kurultay hazırlıkları kapsamında Türkiye‘de İş Gücünün Dönüşümü ve Örgütlenme paneli düzenliyoruz. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum" Ankara Bölge Kurultay Sekretaryası‘ndan EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Yazman Üyesi Ömürhan Soysal da yaptığı açılış konuşmasında Ankara Bölgesel Kurultayı‘nın 24 Ekim 2009 Cumartesi günü, saat 09:00‘da İMO Teoman Öztürk Toplantı Salonu‘nda yapılacağını, buradan çıkacak sonuçlarla, Ankara ve çevresindeki 9 ili kapsayan tartışmalardan çıkan sonuçların İstanbul‘da Kasım ayı içinde düzenlenecek, TMMOB Ücretli ve İşsiz Mühendis, Mimar Şehir Plancıları Kurultayı‘na taşınacağını söyledi. Ankara Bölge Kurultayı öncesi yapılan atölye ve iş yeri toplantıları hakkında da bilgi veren Soysal özetle şunları söyledi, " Ankara Bölgesel Kurultayı öncesi toplam 8 atölye çalışması yapmayı önümüze koymuştuk. Her atölye çalışmasına değişik Odalarımızın sekretaryalığında devam ettik. İş yeri toplantıları önümüze koymuştuk. Çevre ve Orman Bakanlığı‘nda, MTA, EİE, ODTÜ Teknokent‘te, DSİ‘de iş yeri toplantıları yapıyoruz. Tüm bu toplantılardan elde ettiğimiz sonuçları Ankara Bölge Kurultayı‘na taşımayı hedefliyoruz. TMMOB‘nin en son yaptığı üye anket çalışmasında üyelerimizin yüzde 60‘tan fazlasının ücretli çalıştığını veya işsiz olduğunu biliyoruz. TMMOB bu Kurultay‘da, üyelerinin ekonomik çıkarlarını, özlük haklarını tartışacak ve kendine bir yol haritası çıkartacak. Bu Kurultayı, 350 bini aşan dev bir örgütün üyelerle organik bağının tekrar sağlanacağı bir toplantı olarak gördük. 24 Ekim‘de Ankara‘da yapılacak etkinlik ve İstanbul‘daki Kurultay ile bu çalışmaları nihayetlendirmeyi düşünmüyoruz. TMMOB ve İKK bünyesinde yaptığımız bu etkinliklerimizi devam ettirmeyi, üyelerimizle ilişkileri güçlendirmeyi düşünüyoruz.." "İşçi sayısı arttı sendikalaşma radikal biçimde düştü" Türk-İş Liman İş Sendikası Uzmanı Onur Bakır panelde "Türkiye‘de İşgücünün Dönüşümü, Temel Sorunlar ve Örgütlenme: Darboğazı nasıl aşmalı?" başlıklı sunum yaptı. Türkiye‘de son 20 yılda iş gücüne katılma oranı ve istihdam oranının düştüğünü, işsizlik oranının arttığını vurgulayan Bakır, işgücüne katılma oranı ve istihdam oranındaki düşüşün ana nedeninin istihdam olanaklarının zayıflığına bağladı. Bunun temel dinamiğinin neo-liberal politikalar ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği olduğunun altını çizen Onur Bakır "İşsizlik yapısal ve giderek büyüyen bir sorundur. Türkiye‘de kadınların işgücüne katılımı ve istihdam oranı erkeklere göre çok daha düşüktür. Kadınların işsizlik oranı ise daha yüksek seyretmektedir. Kadınların işgücüne katılım oranı 1950‘lerde yüzde 70 civarındayken bu oran bugün Cumhuriyet tarihinin en düşük seviyesine indi. Neo-liberal politikalarla tarımsal nüfus azalırken, ağırlıkla tarım sektöründe istihdam edilen kadınlar büyük oranda işgücünün dışına çıktı" dedi. "Her 5 kişiden 1‘i işsiz" Ücret, maaş ya da yevmiye karşılığı çalışan yani hayatını emeğini satarak kazanan Türkiye işçi sınıfının son 20 yılda rakamsal olarak 2 kat büyüdüğünü, 1988 yılında toplam ücretli sayısının 7 milyon 170 bin iken 2008 yılında bu rakamın 12 milyon 937 bine yükseldiğini anlatan Bakır, son 20 yıl içinde tarımda çalışanların toplam istihdam içindeki payının düştüğünü, sanayi ve hizmetler sektörlerinde çalışanların payının ise arttığını söyledi. Türkiye‘de istihdamın yarısının 50‘den az işçinin çalıştığı küçük ve orta boy işletmelerin oluşturduğunu kaydeden Bakır, gerçek işsizlik oranının resmi işsizlik oranından çok daha yüksek olduğunu, her 5 kişiden 1‘inin işsiz olduğunu belirterek, "Türkiye işsizlikte, OECD birincisi, dünya ikincisidir. Kayıt dışı istihdam yapısal bir sorundur. İşçiler arasında kayıt dışı istihdam oranı yüzde 25-30, toplam istihdam içinde kayıt dışı istihdam oranı yüzde 45-50 arasında seyretmektedir. İşçilerin yüzde 88.3‘ünün haftalık normal çalışma süresi olan 45 saatten daha fazla çalıştırılmaktadır. Türkiye‘de nüfusun yüzde 5‘i, nüfusun yüzde 60‘ından daha fazla gelir elde etmektedir. En zengin yüzde 5‘lik nüfusun geliri en yoksul yüzde 5‘lik nüfusun gelirinden 23 kat daha fazladır. Kayıt dışı olarak çalıştırılan işçilerin yaklaşık 3 milyon işçi iş güvencesi kapsamı dışındadır" dedi. "Çalışma yaşı 5‘e kadar indi" Türkiye‘de yasak olmasına karşın 6 ile 14 yaş arasında 320 bin çocuğun çalıştığını, yani 15 yaşından küçük her 1000 çocuktan 25‘inin çalıştırıldığını anlatan Onur Bakır, İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi‘nin Çocuk ve Genç İşçiler Anketi Raporu‘na göre çocuklarda çalışma yaşının 5‘e kadar düştüğünü gösterdiğini söyledi. 1980‘lerin sonundan itibaren özelleştirmeler, neo-liberal politikalar ve sendikasızlaştırma uygulamaları nedeniyle sendikalı işçi sayısının gerilediğini, toplam işçi sayısı artarken sendikalaşma oranını radikal biçimde düştüğünü vurgulayan Onur Bakır şunları söyledi, "Özel sektörde çalışanların sayısı hızla artarken, sendikalı işçi sayısı düşmekte, sendikalaşma oranı kaçınılmaz olarak gerilemektedir. Yaşana bu olumsuzluklara karşı ne yapmalı? Bir yandan sineklerle mücadele ederken bir yandan da bataklığı kurutup bir orman yeşertmeyi amaçlayan, demokratik ve katılımcı, bir emek ve örgütlenme politikası programı ve bunu yaşama geçirmek için oluşturulacak kapsamlı bir birliktelik ortak örgütlenme mücadele hattı kurulmalı." "150 bin mühendis, mimar ve şehir plancısı neden örgütlenemiyor? Panelde son olarak söz alan JMO Sayman Üyesi Çetin Kurtoğlu, 500 binin üzerinde mimar, mühendis, şehir plancısının bulunduğu Türkiye‘de bunlardan sadece 350 bininin TMMOB‘ye üye olduğunu, 1980 askeri darbesinin Meslek Odaları‘na üye olma zorunluluğunu kaldırmasının bunda etkili olduğunu söyledi. Kurtoğlu özetle şöyle konuştu, "TMMOB 350 bin kişilik kitleye hitap eden bir örgütse de TMMOB‘nin üyelerinin sınıfsal bileşenlerinden tespitle başlamak lazım. TMMOB üyelerinin kabaca yüzde 80‘ini ücretli mühendis, mimar ve şehir plancıları oluşturuyor. Dışarıda kalan 150 bin mühendis, mimar ve şehir plancısı neden örgütlenemiyor? TMMOB, 350 bin insanı amaç ve ilkeleri çerçevesinde sevk edemiyor? Bunun nedeninin ideolojik dezenformasyon olduğunu düşünüyorum. Mühendis, mimar ve şehir plancılarının büyük bir kısmı sınıfsal kimliklerini ayrıcalıklı kimliklerini sürdürdükleri üzerinden büyük bir yanılsama içindeler. Bu örgütlenme önünde en büyük engellerden bir tanesi. Mühendis, mimar ve şehir plancılarının yüzde 80‘inin emeğinden başka satacak bir şeyi olmamasına karşın kendini küçük burjuva olarak görmesi ideolojik dezenformasyonun göstergesidir. Kavramların içi bu dezenformasyona bağlı olarak boşaltılabiliyor. Yeni sağcılık küresel sömürgecilik demek yerine neo-liberalizm diyebiliyoruz. Örgütümüzün belki yarısı kadar kesimi ya meslek dışı çalışıyor ya da işsiz. Bu yanıyla da örgütlenme alanı olarak işsiz kesimle ilgili TMMOB‘nin özel çalışması yapması gerekiyor. Maddi ve örgütsel desteği biraz daha buraya yoğunlaştırmak bunun önemli parçası olabilir. Biz ezilen kesimlerin her zaman için isyan hakkı vardır, örgütün içine de örgütün dışına da her zaman isyan hakkı var. Daha yüksek sesle, doğru kesimle buluşarak kapitalizmi aşma kısmını daha fazla dillendirmek onlarla birlikte yürüme becerisini göstermemiz gerektiğini düşünüyorum." Panel katılımcıların soru ve katkıları, panelistlerin bu soruları yanıtlaması ile sone erdi.
|
Tanıtım
ANKARA ŞUBE
DUYURU
ELEKTRİKLİ ARAÇLAR VE YANGIN GÜVENLİĞİ BAŞLIKLI WEBINAR DÜZENLENDİ
