7 Şubat 2010 Pazar günü Sakarya'da toplanan Emek ve Meslek Örgütleri Platformu Tekel Direnişi'nin 55. gününde direnişteki işçilere destek vermek için bir basın açıklaması gerçekleştirdiler. Ortak açıklamayı bileşenler adına Ankara Emek ve Meslek Örgütleri Platformu Dönem Sözcüsü Ramazan Pektaş okudu.
Pektaş‘ın okuduğu açıklamanın tam metni şöyle: TEKEL İŞÇİSİ DİRENİŞİN SİMGESİ Haklarının gasp edilmesine, iş güvencelerinin ellerinden alınmasına, açlığa, işsizliğe, soğuğa, biber gazına ve baskılara 55 gündür inatla direnen, bu direnişleriyle Türkiye İşçi Sınıfı mücadelesine bir destan yazan, Türkiye‘nin ve Ankara‘nın kışını bahara çeviren Tekel İşçisinin direnişini selamlıyoruz. Tekel işçisi, 4-C ile dayatılan kazanılmış hakların gaspına hayır diyerek, sadece kendilerinin değil bundan sonra aynı konuma itilmek istenenlerin de mücadelesini veriyor. Özelleştirme politikalarına uygun olarak 30 yıldır yapılan yalan ve talan politikaları ile, 15 günde 15 yasa ile yapılan küresel kapitalizmin sadık askeri olma düzenlemeleri ile artık kamunun işçileri çalıştıracak işyeri kalmamış, tütünden pancara üretimimiz, elektrikten doğalgaza işletmelerimiz, uluslarası sermayeye ve onların yerli işbirlikçilerine altın tepsilerde sunulmuştur. Bugün yaşanan sorun, ne küresel krizin bir sonucu, ne de ekonomik bir zorunluluktur. Yaşanan sorun tam da yıllardır söylendiği gibi özelleştirmeler sonunda her türlü ekonomik faaliyet alanının sermayeye terkedilmesidir. IMF ve Dünya Bankası politikalarına boyun eğilerek yapılan özelleştirmeler sonucunda bugün Tekel işçisisi, 4-C ile açlığa ve işsizliğe mahkum edilmek istenmektedir. Ancak, ne Tekel işçileri ne de onların mücadele dostları buna boyun eğmeyecektir. Hükümetin her türlü baskı organı ile yaptığı saldırıyı bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da göğüslemeye kararlıdırlar. İşçilere destek veren sendika, parti ve kitle örgütlerine yönelik hükümet orijinli provokatif söylemler de hiç bir işe yaramayacaktır. Tekel işçisi kimin dost kimin düşman olduğunu görmüştür. Bu haklı ve meşru direniş, direnişi kırmak isteyenlerin tekmeli-yumruklu kavgalarına, polisin coplu biber gazlı müdahalelerine inat, en demokratik yöntemlerle sürmektedir. Tekel işçisi 24 Ocak ve 12 Eylül ile gelen karanlığın, antidemokratik uygulamaların, yoksulluk ve yolsuzluk düzeninin, IMF ve DB güdümlü soygun ve sömürü politikalarının, faili belli cinayetlerin, şiddet ve ötekileştirme provokasyonlarının sonunun geldiğini işaret ediyor. "Hava döndü işçiden işçiden esiyor yel" Maden işçilerinin 89 bahar direnişleri, Temmuz memur eylemleri ülkemizde 12 Eylül faşist darbesinin kalıntılarını sallamanın ilk adımlarını atmıştı, Tekel işçisi de yakılan bu ateşin harını körükledi. Ankara‘nın bu soğuk kış günlerinde içimizi ısıttı, direncimizi biledi, sokaklarımızı özgürleştirdi. Her fırsatta kendine demokrasi isteyenlerin, küfürlü yumruklu kavga edenlerin, IMF karşısında esas duruşa geçenlerin, içi boşaltılmış bir barış ortamı yaratmak isteyenlerin, baskıcı ve otoriter yönetim heveslilerinin duymadığı sesi bütün Türkiye duydu, bütün dünya duydu. Bugün bu meşru direnişe destek verenler çığ gibi büyüyor, alanlar doluyor, emekçiler yanyana geliyor. Şimdi dayanışmanın, birliğin, direnmenin zamanı. Şimdi "kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz" diyerek sesimizi yükseltmenin zamanı, şimdi susarsak sıranın bize geleceğini haykırmanın zamanı. Ve bizi biz eden birlikte mücadele geleneğine hep birlikte sahip çıkarak, tüm mücadele dostlarımızla omuz omuza yürümenin zamanı. Bu soğuk kış gününde baharı müjdeleyen emekçi dayanışmasının gücüyle ezilenler, yok sayılanlar, sömürülenler, haksızlığa uğrayanlar, sistem mağdurları ayağa kalkıyor. Zulüm ve saldırı politikalarından medet umanlar şimdi panik içinde. Tekel işçilerinin kazanması durumunda bütün emekçilerin kazanacağını, kendilerinin kaybedeceğini biliyor ve bundan korkuyorlar. Bizler; emek dostları, Tekel İşçilerinin dostları, aydınlık bir gelecek düşleyenler, soygun düzeninin her türlü uygulamasının mağdurları, köylüler, işçiler, emekçiler, ötekileştirilenler, yok sayılanlar "hepimiz tekel işçisiyiz". Biliyoruz ki, "hak verilmez alınır, zafer sokakta kazanılır". IMF ve Dünya Bankası politikalarına, özelleştirme talanına, yoksulluğa, yolsuzluğa, 4/C‘ye, geleceksizleştirmeye karşı bütün emekçiler dayanışma içinde mücadele edeceğiz, direneceğiz. Aşına, işine, geleceğine ve onuruna sahip çıkan Tekel işçisi ile omuz omuza mücadelemizi bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da sürdüreceğimizi ilan ediyoruz. Çünkü biz biliyoruz ki Ahmed Arif‘in dediği gibi: Tütün işçileri yoksul, Tütün işçileri yorgun, Ama yiğit Pırıl - pırıl namuslu. Namı gitmiş deryaların ardına Vatanımın bir umudu Yaşasın Emekçi Sınıfların Ortak Mücadelesi! Yaşasın İşçilerin Birliği! Yaşasın Tekel İşçileri! Yaşasın Haklı ve Meşru Tekel Direnişi! ANKARA EMEK VE MESLEK ÖRGÜTLERİ PLATFORMU 07.02.2010
|