· ŞUBE Giriş Sayfası

 ANKARA ŞUBE

 
Şube Kapsamındaki İller:

 AFYONKARAHİSAR   ANKARA   ÇANKIRI   ERZİNCAN   ERZURUM   KASTAMONU   KAYSERİ   KIRŞEHİR   KONYA   NEVŞEHİR   SİVAS   TOKAT   YOZGAT   AKSARAY   KIRIKKALE 
 

EMO Ankara Şubesi
Haber Bülteni
SAYI: 2023.4

Tüm Sayılar

BASIN AÇIKLAMASI

 
Ülkemizin İhtiyacı Sevgi, Barış, Dostluk, Kardeşlik İçinde Birarada Yaşama Kültürünün Geliştirilmesidir.
 

"Ağacı kanla sulamayın dalları sizden intikam alır" (Firdevsi)

Son yıllarda sıklıkla tanık olduğumuz ve nasıl başlayıp nasıl bittiği anlaşılamayan karanlık oyunlar, gene bir yerlerden düğmeye basılmış gibi ardı ardına sahnelenmektedir. Ötekileştirme ve linç kültürünün farklı yansımalarının bazen "vatandaş hassasiyeti" bazen de "bölücülük" olarak adlandırılması, bugüne kadar sürekli bir gerginlik ve tedirginlik yaratmıştır. Oysa ki, bu topraklarda binlerce yıldır birarada yaşayanların ihtiyacı gerginlik, kin, şiddet, linç ve ötekileştirme değildir. Ülkemizin ihtiyacı sevgi, barış, dostluk, kardeşlik içinde birarada yaşama kültürünün geliştirilmesidir.Türkiye`de son zamanlarda yaşanan olaylar, toplumsal ve siyasal kutuplaşmanın geldiği boyutları gözler önüne sermektedir. Edirne, Selendi ve Mersin`de etnisiteden kaynaklanan çatışmaları, linç girişimlerini geride bıraktık derken şimdi de İnegöl ve Dörtyol olayları ile zaten hassas olan kardeşlik ve barış ortamı yok edilmek istenmekte, buralarda yaşananlara karşı sergilenen resmi tutum yeni çatışmalara davetiye çıkarmaktadır.

 İnegöl`de bir kahvehanede başlayan ve bıçaklı yaralama ile sonuçlanan olayın ardından etnik köken farklılığına yönelik saldırı ve sonrasında çıkan olayların önü alınamamıştı. Hemen ardından Hatay`ın Dörtyol ilçesinde dört polisin hayatını kaybetmesinden sonra, provokatif söylemlerin bazı vatandaşlarımızı hedef göstermeleri sonucunda saldırıya uğramaları, toplumun tümünü olduğu gibi bizleri de kaygılandırmaktadır. Ayrıca, İçişleri Bakanının bu süreçlerdeki açıklamaları hukuku hiçe sayanları cesaretlendirmektedir. 

Son yıllarda benzer şekillerde yaşanan tüm linç girişimlerinin- etnik çatışmaların bizlere sunduğu başlıca bulgular; milliyetçi bir dalganın yükseldiği, provakasyonların halk üzerinde etkilerinin arttığı ve yetkili siyasi mercilerin konuya yüzeysel baktığı olmuştur. 

İnegöl`deki olaylar sadece Kürt kökenli yurttaşlar ile sınırlı kalmamış, güvenlik güçleri, emniyet güçlerine ait araçlarla bazı kamu binaları da saldırılardan zarar görmüştür. Sorumlu davranması gereken kamu görevlileri ise yaptıkları açıklamalarla kaş yaparken göz çıkarmaktadır. İnegöl`deki saldırılarla ilgili konuşan Bursa Valisinin "…bu eylemi yapanlar vatanını milletini seven insanlar. Ama devletin polisine saldırdılar, karakoluna saldırdılar, belediyesine saldırdılar" cümlesi, saldırganlara ve provakatörlere nasıl müsamaha ile yaklaşıldığını açık bir biçimde göstermektedir.  

İçişleri Bakanı İnegöl`de yaşanan olayları "basit bir asayiş" vakası olarak değerlendirmiş ve hatta sarhoşlarla amigolar kavgası olarak nitelendirerek etnik çatışmaya varan toplumsal infialin asıl saiklerini örtmeye çalışmış ve kamuoyuna yanıltıcı bilgiler vermiştir. 

İnegöl olaylarının etkisi geçmeden Hatay Dörtyol`da, minibüs garajındaki kavganın tetikleyicisi olduğu, dört polisin yaşamını kaybettiği saldırıdan sonra kalabalık bir grubun Kürt yurttaşların yaşadığı mahalleye girmeye çalışması, valilik tarafından "sokağa çıkmama uyarısının" yapılması, "adı konulmamış bir OHAL" endişesi yaratmıştır. 

Yine Hatay`da bazı işyeri ve evlere yönelik saldırılar ve bir siyasi parti‘nin ilçe binasının ateşe verilmesi sırasında gerekli önlemlerin alınmaması, İçişleri Bakanı‘nın Dörtyol`da yaşanan olayları basitçe "asayiş" kategorisinde değerlendirmesi ve Adalet Bakanı‘nın detaylı bir açıklama yerine, "Halkı provoke etmeye yönelik saldırılar karşısında sabretmek kolay değil ama bu ülkenin geleceği için sağduyu ile hareket etme zarureti var. Halkı kışkırtmaya yönelik eylemlere vatandaşımız iştirak etmemeli" sözleri, kamu otoritesinin saldırganları "öfkeli" ve "tahrik edilmiş" vatandaş biçiminde ele aldığını ortaya koymaktadır.  

Hal böyle olunca, tahrik edilen varsa saldırıya uğrayanlar da tahrik edenler olarak dolaylı ve zımnen hedef tahtasına konulmaktadır. 

Hükümet ve kamu bürokrasisi yetkililerinin açıklamalarından cesaretlenen, bu tarz kitlesel saldırılara karışanlara, provakasyonlara ve linç girişimlerine yönelik caydırıcı yasal önlemlerin alınmaması durumunda gün geçtikçe dozu ve sayısı artan linç girişimlerinin ve saldırıların yaşanması söz konusudur. Bu durumun son bulması için tüm yetkili kurum ve mecileri göreve çağırıyoruz.

Toplumsal barışın yegane koşulu olan kardeşçe bir arada yaşam için, ırkçı/şoven duyguları kaşımak yerine, bu topraklar üzerinde yaşayan tüm etnik ve mezhepsel unsurlar bir bütün ve eşit görülmelidir. Tüm yetkilileri şiddet kültürünü besleyecek sorumsuz tutumlardan kaçınmaya çağırıyoruz. Bu topraklarda kimseyi ötekileştirmeden; Türk, Kürt, Çerkez, Süryani, Alevi, Sünni, her ne olursa olsun barış içinde yaşamak istiyoruz. Başta Kürt sorunu olmak üzere farklılıklarımızla ilgili sorunlarımızda ihtiyacımız olan barışçıl ve demokratik çözümlerin üretilmesidir. Kardeş kavgası son bulmalı, İnegöl ve Dörtyol‘da yaşananlar son olmalıdır.

Ankara Emek ve Meslek Örgütleri Platformu