Bizler; fiziksel, ruhsal, toplumsal ve hatta siyasal bir "iyilik halinde" yaşayan sağlıklı bir toplum olmak istiyoruz. On yıllardır süren bu "çatışma" ortamı bizleri fiziksel olarak yıprattı. 40 bin ölüm, büyük bir ekolojik yıkım ve yaşatmaya değil silahlanmaya harcanan milyar dolarlar...
Bu "çatışma" ortamı bizleri ruhsal olarak yıprattı. Öleni ve öldüreni kardeş olan bu topraklardaki bunca cenaze töreni ve yakılan ağıtlar toplumun dokusunda büyük bir tahribat yarattı. Bu "çatışma" ortamı bizleri "toplumsal" olarak da yıprattı. Saldırganlık ve linç atmosferi yaygınlaşmaya başladı. En temel demokratik etkinliğin dahi bu linç kültürüne muhatap kalabileceği günleri yaşıyoruz. Bu "çatışma" ortamı bizleri "siyasal" olarak da yıprattı. Yıllardır inkar edilen, askeri operasyonların, silahların çözemediği, ‘asalım`cıların çözemediği, bu haliyle ‘açılım`cıların da çözemeyeceğinin anlaşıldığı Kürt sorununda çözümsüzlük dayatmasıyla baş başa bırakılıyoruz. Yeter! Bizler, bu toplumun aklını ve vicdanını temsil eden tüm güçleri, Kürt sorunundaki ölme ve öldürme kısır döngüsüne yeter demeye çağırıyoruz. Çözümsüzlüğe ve yıkıma karşı aklın ve vicdanın sesini silahlardan daha güçlü bir ses halinde duyurmanın zamanıdır! Silahları susturmanın, parmakların tetiklerden uzaklaşmasını sağlamanın, çözümü ülke siyasetini yönlendirenlerin inisiyatifine bırakmamanın, yani toplum olarak demokratik ve adil bir çözüm istemenin zamanıdır. Biz aşağıda imzası olan kurumlar, bu sorunu görüyoruz. Çözülebilmesi için önce toplumun ortak bir sorununun olduğunun benimsemesi gerektiğini biliyor, çözümün her düzeyde (sendikasından, meslek odasına, derneğinden siyasi partilerine ve sivil inisiyatiflere kadar) tüm muhataplarıyla tartışılarak bulunabileceğine inanıyoruz. Bu ülkede yaşayan akıl ve vicdan sahibi herkesi, 26 yıllık çatışmanın yarattığı travma ve toplumsal gerçekliğimizle yüzleşmeye, birbirimizi anlamaya, acılarımızı paylaşmaya çağırıyoruz. Ve toplumsal birliğimizi inşa etmek üzere birbirimize karşı saygı, kardeşlik, özgürlük, demokrasi, hukuk ve eşitlik temelinde bir araya gelmemiz gerektiğini söylüyoruz.
|