![](https://www.emo.org.tr/resimler/saydam.gif) |
Mersin Akkuyu da kurulma çalışmaları sürdürülen nükleer santrallere karşı sesini yükselten Mersin Nükleer Karşıtı Platform üyeleri ve Ankara NKP bileşenleri 25 Aralık 2010 Cumartesi günü Rusya Büyükelçiliği önünde basın açıklaması düzenledi. “Radyasyonlu portakal yemeyeceğiz” diyen Akkuyulular yanlarında getirdikleri portakalları Rusya Büyükelçiliği önüne fırlattılar.
Nükleer karşıtı eylem öğle saatlerinde Atakule önünde açılan "Nükleer Santral İstemiyoruz, Mersin Nükleer Karşıtı Platform" pankartı ve "Nükleere inat yaşasın hayat" sloganları ile başladı. Buradan Karyağdı Sokak`ta bulunan Rusya Büyükelçiliği önüne yürüyen nükleer santral karşıtları yol boyunca "Sermaye defol bu ülke bu halk satılık değil", "Nükleerci lobi Türkiye`yi terk et", "İthal Çernobil istemiyoruz", "Nükleerci şirket Türkiye`yi terk et", "Gün gelecek devran dönecek lobiler halka hesap verecek", "Nükleer santral istemiyoruz", "Nükleerci hükümet istemiyoruz", "Radyasyonlu hükümet istemiyoruz", "Nükleerci şirket Akkuyu`yu terk et" sloganları ile yürüdüler. Burada Mersin NKP üyeleri yanlarında getirdikleri portakalları "radyasyonlu portakal, radyasyonlu muz" istemiyoruz diyerek Rusya Büyükelçiliği önüne fırlattılar. Mersin NKP adına Sabahat Arslan basın açıklamasını okudu. Arslan basın açıklamasında "Rusya hükümetini uyarıyoruz" diyerek şöyle konuştu; "Ülkemizin dört bir yanında HES`lere, termik santrallere karşı yüreğini siper etmiş çevre ve yaşam savunucusu dostlarımızı saygıyla selamlıyorum. Rusya Hükümeti, ülkemizde nükleer santrallerin yapılmaması için 40 yıldır mücadele eden meslek Odaları, sivil toplum kuruluşları, demokratik kitle örgütleri, sendikaları, siyasi partileri ve halkın emeğini yok sayarak Akkuyu Nükleer Santrali projesini ihalesiz, rekabetsiz, şartnamesiz, gizli kapaklı ve kanunsuz bir şekilde yangından mal kaçırır gibi, her türlü yargı ve teknik denetimi engelleyerek, demokrasi ve hukuk kurallarına aykırı olarak yapmaya çalışmaktadır. Sabıkalı Rus teknolojisi 1986 yılında tarihin en büyük nükleer santral kazası olan Çernobil faciasının sorumlusudur. Bu facianın sonuçlarını dünya, 24 yıldır çok ağır ödemektedir. Rusya, Çernobil çocuklarının tedavilerini bile yapamamış bu çocukların tedavilerinin Küba`da hâlâ devam ettiğini biliyoruz. Rusya`nın Akkuyu`da kurmayı planladığı VVER 1200 modelinin dünyada denenmemiş ve Rusya`nın teknik ve güvenlik kanun ve yönetmeliklerine uymadığı gerekçesiyle, mahkeme kararıyla Rusya`da kurulumu engellenmiştir. Rusya kendi ülkesinde kuramadığı sabıkalı teknolojisinin bizim ülkemizde kurmaya çalışmaktadır. Bu teknoloji ülkemiz için çok pahalı, tamamen dışa bağımlı, kaza riski çok yüksek olup, enerjide arz güvenliğini ve teknoloji transferini de sağlayamayacaktır. Ayrıca nükleer enerjinin sonlu, finansman, yatırım, işletim, söküm maliyetleri açısından en pahalı, yakıt ve toknoloji olarak dışa bağımlı oluşu, hâlâ çözülemeyen radyoaktif atık sorunu, ekolojik dengeyi bozması nedeniyle ve üretim güvenirliliği, kaza ve risk açısından da en tehlikeli enerji üretim teknolojisi olduğu yaşanmış ve bilimsel olarak kabul edilmiştir. Nükleer santrallerin atıkları için dünyada hâlâ sürekli depolama alanları kurulamıyorken, bu atıklar milyonlarca yılda yok olmazken, Çernobil kazası gibi olası bir kaza ya da sızıntı can kaybı ve geniş çevrenin etkilenmesi söz konusuyken; nükleer santrallerin bakım ve güvenlik maliyetleri kuruluş maliyetlerini aşıyorken, nükleer santrallerin bilimsel olarak savunabilir bir yanı yoktur. Bu nedenlerden dolayı artık dünya nükleer santrallerden vazgeçmeye başlamıştır. Sayın Putin ve Sayın Medvedev ülkemizin nükleer santrallere ihtiyaca yoktur. Ülkemizde nükleer santralleri istemiyoruz. Akkuyu nükleer santralinin 1976 yılında alınan yer lisansının şartları çok değişmiştir. Bölgemizde tarıma ve turizme çok büyük yatırımlar yapılmış, artık Akkuyu yerleşim bölgelerimizin içinde yer almaktadır. Amacınızın, Çernobil kazasından sonra elinizde kalan eski teknolojinizi bize satmak, ülkemizde nükleer silah hammaddesi olan uranyum zenginleştirmesi yapmak, aynı zamanda kendi ülkenizde imha edemediğiniz ve sürekli radyasyon yayan nükleer atıklarınızı da Akkuyu`ya gömülmesini sağlayarak, ülkemizi nükleer çöplük haline dönüştürmek olduğunu biliyoruz. Bu proje ile bölgemizin eko sistemi bozulacak, tarımımız ve turizmimiz çok büyük darbe alacaktır. Mersin`de hareketli Ecemiş fay hattı üzerinde nükleer santral kurulamaz. Bu yatırımınız ülkemizin ekonomik ve sosyal gerçeklerine uymamaktadır.Bizler, limon ve portakal çiçeklerimizin solmasına, çocuklarımızın geleceğinin radyasyona teslim edilmesine asla izin vermeyeceğiz. Bundan sonda da demokratik ve hukuksal mücadelelerimiz daha da etkinleşecektir. Nükleer santrallerin ülkemizde kurulmasına izin vermeyeceğiz." Sabahat Arslan`dan sonra söz alan TMMOB Ankara İKK Sekreteri, EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Pektaş da yaptığı konuşmada "ülkemizde nükleer santral istemiyoruz. Dünyanın nükleer santrallere, nükleer silahlara ihtiyacı yok; dünyanın eğitime, sağlığa ihtiyacı var. Nükleer santral kurulması halinde neler olabileceğini yıllardır söylüyoruz. Nükleer santral enerjide rant peşinde olanların projesidir. Eyleme destek veren Derlerin Kardeşliği Platformu derelerimizin yok olmaması için mücadele ediyor, NKP nükleer santraller kurulmasın diye bugün burada. Nükleer santral zorunluluk değil siyasi bir tercihtir. Türkiye`ye nükleer santral kurulmak istenmesi enerji ihtiyacından değil nükleer santral lobicilerinin rant ihtiyacından kaynaklanmaktadır" dedi.
|
![](https://www.emo.org.tr/resimler/saydam.gif) |
|