· ŞUBE Giriş Sayfası

 ANKARA ŞUBE

 
Şube Kapsamındaki İller:

 AFYONKARAHİSAR   ANKARA   ÇANKIRI   ERZİNCAN   ERZURUM   KASTAMONU   KAYSERİ   KIRŞEHİR   KONYA   NEVŞEHİR   SİVAS   TOKAT   YOZGAT   AKSARAY   KIRIKKALE 
 

EMO Ankara Şubesi
Haber Bülteni
SAYI: 2023.4

Tüm Sayılar

BASINDAN SEÇTİKLERİMİZ

LOÇ VADİSİ HALKI Haklı çıktılar eylemi bitirdiler

Cide Loç Vadisi halkı yapımına başlanan hidroelektrik santralı inşaatının mühürlenerek durdurulmasını sevinçle karşıladı. Loç Vadisi halkı 28 gün direndiği İstanbul Orya şirketinin önündeki oturma eylemi; de bitirdiğini basın açıklamasıyla açıkladı

Loçlular bir zafer daha kazandı İmar planına aykırı yapıldığı gerekçesiyle beş gün önce kapısına mühür vurulan Cide‘deki HES inşaatı için Kastamonu İdare Mahkemesi de yürütmeyi durdurma kararı verdi

Kastamonu‘dan vadilerini korumak için 28 gün önce İstanbul‘a gelen ve bölgelerine hidroelektirk santralı inşa eden şirketin önünde oturma eylemine başlayana Loçlular, dün art arda gelen zaferlerin ardından oturma eylemlerini sonlandırdı. Eyleme, mahkemeden karar çıkana kadar devam edeceklerini söyleyerek başlayan Loç Vadisi halkı, Kastamonu İdare Mahkemesi‘nin yürütmeyi durdurma karan vermesinin ardından bir basın açıklamasıyla eylemlerini noktaladı. Beş gün önce Cide Kaymakamlığı da imar planına aykırı yapılaşma nedeniyle HES şantiyesini mühürlemişti. Uzun zamandır bekledikleri haberi aldıklarını ifade eden eylemciler, adaletin tecelli ettiğini açıkladı. Basın açıklamasında, "Loç bizim, köy bizim, su bizim, Ümran Boru Loç Vadisi‘nden defol" yazılı dövizler taşındı. Loçlular, mücadelelerinin diğer HES inşaatları da iptal edilene kadar devam edeceğini açıkladı.

Basın açıklamasında, 28 gündür Orya Enerji şirketi önünde ve öncesinde köylerinde yapılan mücadeleyi kendi topraklarına sahip çıkmak için yapıldığını belirten Loçlular, süreç içinde yetkililerin kendilerine yönelik saldırılarını anlattı. Loç Vadisi halkı olarak kendilerinin suya, doğaya, toprağa ve köylerindeki kültürel değerlere yönelen bu saldırılara karşı direndiklerini ifade eden eylemcilerin açıklamasında, "İnşaat izniniz olmadan, imar izniniz olmadan, yasaları hiçe sayarak çalışmalara başladınız. Köylülerimizin gözü önünde bu cinayete göz yuman kamu yetkililerinin gözü önünde yaşam alanlarımızı yok etmeye çalıştınız" denildi. Eylemciler, Loç Vadisi halkı olarak bundan sonra da tüm HES‘ler iptal edilene kadar mücadele edeceklerini belirtti. Açıklamanın ardından kendilerine destek sunan tüm yaşam savunucularına teşekkür edildi. 2010‘un son gününde HES inşaatının şantiyesi, Cide Kaymakamlığı‘nın talebiyle jandarma tarafından mühürlenmişti. Kastamonu İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Zafer Karahasan, müdürlükte oluşturulan İmar Komisyonu‘nun, vadide yapılması planlanan HES‘in bulunduğu alanda yaptığı inceleme sonucu imar planına aykırı bir yapılaşma tespit ettiğini belirterek, hazırladıkları raporu kaymakamlığa gönderdiklerini ve kaymakamlığın da yetkisiyle şantiyeyi mühürlediğini belirtmişti. Bu kararın alınmasında Loçluların mücadelesi önemli rol oynamıştı. Halk, yapılan inşaatın imar planına aykırı olduğunu ifade ederek gerekenin yapılması için bütün ilgili makamlara başvuruda bulunmuştu.

BİLİRKİŞİ HES‘İ UYGUN BULMADI

HES‘le ilgili olarak Aralık ayında açıklanan bilirkişi raporunda da Loç Vadisi‘nin hidroelektrik santralı yapılmasına uygun olmadığı belirtilmişti. Raporda, şu ifadelere yer verilmişti: "Proje milli park alanına dahil olmayan bir alanda planlanmasına karşılık, milli park ile aynı havza içerisinde yer almasından dolayı projenin gerçekleştirilerek işletmeye açılması halinde havza ekosistemi bütünlüğü açısından uzun dönemde ekosistem bütünlüğüne zarar verecek niteliktedir. Proje nedeniyle iletim borularının döşeneceği güzergahta orman amenajmanı planına göre 10 bin adet ağacın kesileceği projenin nihai ÇED raporunda belirtilmekle birlikte yine aynı sahadaki çalış ve otsu bitkilerde tamamen zarar görecektir. Ayrıca, regülatör arkasına oluşacak gölün sahası içerisinde de pek çok ağaç, çalı ve otsu bitki su altında kalacaktır. Bu durum proje sahasında bitki çeşitliliğin azalmasına ve hidrolojik çevrimin olumsuz etkilenmesine ve sonuçta sulak alanların zarar görmesine sebep olacaktır."