Zam Değil Nitelikli ve Ucuz Ulaşım İstiyoruz! Başkent Ankara, yıllardır ulaşımın en pahalı olduğu kent konumundadır. Bu yetmezmiş gibi, ulaşım maliyetini etkileyen girdilerde çok büyük artış olmamasına ve çok düşük enflasyon rakamları açıklanmış olmasına karşın 1 Ocak 2011 tarihinden itibaren Ankara‘da kent içi ulaşıma ortalama %10 zam yapılmıştır. Çok binişli kartlara %10, transfer ücretlerine %10, havaalanı ücretlerine %34, halk otobüsü ve minibüs ücretlerine %8 zam yapılmış, çok az kullanılan tek binişlik kartlar ise %9 ucuzlamıştır. Büyükşehir Belediyesi yandaşı bazı yayın organlarında ifade edilen %5 zam nasıl hesaplanmıştır merak ediyoruz. Yıllardır ulaşım başta olmak üzere kent planlamasını, çağdaş bir yaşamın gereklerine ve temel insan haklarına değil rant beklentilerine paralel biçimde düzenleyen anlayış, keyfi zamlar yapmaktadır. Yapılan keyfi zamların maliyetleri karşılamaya değil daha fazla kar elde etmeye yönelik olduğu açıktır. Ancak, bu konuda asıl sorgulanması gereken konu ulaşımın bir kentli hakkı olarak görülmeyip kar-zarar hesabı yapılmasıdır. Diğer yandan ayda 10 milyon lira zarar edildiğini söyleyen Büyükşehir Belediyesi yetkilileri ise halka yanıltmaya çalışmaktadır. Zam öncesi ulaşım ücretleri ile bile böyle bir zarara yol açmayacak kadar fazladır. Ankara kent içi ulaşımın pahalı olmasının başlıca sorumlusu beceriksiz yerel yönetim anlayışının yanı sıra, taşeronlaştırma yolu ile şişirilmiş hizmet alımlarıdır. Büyükşehir Belediyesinin taşeronluk yöntemi satın aldığı hizmetlerin maliyetleri gerçek dışı bir şekilde maniple edilerek zarar oluşturulmakta ve bu zarar Belediye üzerinden halka ödetilmektedir. Ankara‘daki kent içi ulaşım sistemi bir çok çağdaş kentte bulunan haftalık/aylık/yıllık paso uygulamasında, farklı ulaşım araçları arasında geçiş hakkından, düzenli seferlerden, güzergah yoğunluğuna uygun sefer sayısından, bakımlı ve teknik standartlara uygun araç parkından yoksundur. Diğer yandan ise, hiçbir çağdaş kent ulaşımında bulunmayan kargaşa, çok başlılık ve çok fiyatlı uygulamalar bulunmaktadır. Meslek Odalarının ve kitle örgütlerinin yıllardır söylediklerini kulak arkası eden Büyükşehir, Ankara`nın ulaşım sorununu metro başta olmak üzere çağdaş bir toplu taşıma sistemi oluşturmamıştır. Bunun yerine; alt ve üst geçitlere, katlı kavşaklara, Gökkuşağı projesine, Söğütözü`ndeki demir yığınına, vilayet evlerine kaynak aktararak Büyükşehir bütçesini yandaş müteahhitlerle birlikte yağmalamıştır. Asıl yapması gereken metro inşaatı ise başlangıcından bugüne mühendislik ve plancılık mantalitesine aykırı bir biçimde gelmiştir. Metronun hangi aşamada olduğu ve ne zaman biteceği ise bilinmemektedir. TV ekranlarında kendini övmekten başka bir şey konuşmayan nasıl ve niye alındığı belli olmayan ödül masalları anlatanlar, ulaşım başta olmak üzere yerel yöneticilik ve kent planlamasından sınıfta kalmışlardır. Ulaşım denince zam, planlama denince rant, seçim gelince makarna ve kömür aklına gelenler, bugüne kadar halkın beklentilerine uygun bir yerel yöneticilik yapmamışlardır.Ankara halkı, Avrupa kenti olduk masalları dinlemek, katlı kavşaklarla kentin tahrip edilmesini seyretmek, müşteri gibi görülmek, keyfi zamlar sonucu en pahalı ulaşımı kullanmak istemiyor. Ankara halkı, çağdaş bir yerel yönetim, erişilebilir ucuz ve nitelikli ulaşım hakkı istiyor. Bu zamlarla yaşanmaz, geri alınsın! Çağdaş bir toplu taşıma sistemi kurulsun! Ulaşım haktır ticarileştirilemez! Yandaş müteahhitlere değil, metroya kaynak ayrılsın! Ankara Tabip Odası, DİSK Ankara Bölge Temsilciliği, KESK Ankara Şubeler Platformu, TMMOB Ankara İl Koordinasyon Kurulu, TÜDEF, Halkevleri, BDP, EMEP, ÖDP, TKP 07 Ocak 2011
|