![](https://www.emo.org.tr/resimler/saydam.gif) |
Kamuoyu, uzun süredir TBMM‘ye dahi sunulmayan Tabiat ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunuyla, korunan alanların elden gidip gitmeyeceğini sorguluyor. Bu tartışmalar sürerken TBMM, 29 Aralık 2010‘da koruma altındaki tüm alanlara hidroelektrik santralı (HES) yapılmasının önünü açan bir yasayı sessiz sedasız kabul etti. Böylece özel yasalarla ve yönetmeliklerle korunan doğal alanlarda HES yapımının önü açıldı. Kanunun 5. maddesi aynen şöyle: "Milli park, tabiat parkı, tabiat anıtı ile tabiatı koruma alanları, muhafaza ormanlarında, yaban hayatı geliştirme sahalarında, özel çevre koruma bölgelerinde ilgili bakanlığın, doğal sit alanlarında ise ilgili koruma bölge kurulunun olumlu görüşü alınmak kaydıyla yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretim tesislerinin kurulmasına izin verilir." Kanun, cumhurbaşkanının onayından geçti ve 8 Ocak 2011‘de de Resmi Gazete‘de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Artık koruma alanlarının akıbeti, ilgili idarelerin insafına terk edilmiş durumda. Hele bir de Tabiat ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu yürürlüğe girerse, koruma alanlarının statüleri yeniden gözden geçirilecek ve koruma kurullarının akademisyen ağırlıklı yapısı, bürokrat ağırlıklı olacak. Böylece HES yatırımlarının önündeki tüm engeller kalkacak. Ancak bu gelişmeler, yeni davalar açılmasının ve yeni tartışmaların başlamasının önünü açacak. Serkan Ocak Erzurum İspir‘deki Aksu Vadisi, 2004‘te "yaban hayatı geliştirme sahası" olarak koruma altına alındı. Ama bu, iki HES inşaatı tarafından tahrip edilmesini engelleyemedi.
|
![](https://www.emo.org.tr/resimler/saydam.gif) |
|