TMMOB Mimarlar Odası üyeleri, 14 Mart 2012 Çarşamba günü TBMM Dikmen kapısı önünde bir araya gelerek “Afet Risk Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı”nı protesto etti. Komisyonlarda bile görüşülmeden Meclis gündemine alınarak yasalaştırılmak istenen tasarıyı değerlendiren Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhcu “Türkiye kentsel dönüşüm çılgınlıklarına kurban edilemez” dedi. Eyleme EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Akgün Yalçın, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Serdar Çiftcan, Şube Müdürü Seçin Ataç, Sempozyum Sekreteri Murat Küçükarslan da destek verdi.
Eyüp Muhcu tarafından okunan basın açıklaması metni haberin devamında yer almaktadır; TBMM gündeminde bugün, hiçbir değerlendirme, katkı ve uyarılar dikkate alınmadan "Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı" görüşülmeye başlanmıştır. İmar ve çevre alanında yürürlükte bulunan tüm yasaları ‘uygulanmayacak mevzuat` kılarak, ülkedeki hemen tüm yeni yapılaşma ve kentsel dönüşüm uygulamalarına ait temel kararları Başbakanlık-TOKİ İdaresine bağlamaktadır. Böylece yerel yönetimler, ilgili kurumlar ve toplum katılımı devre dışı bırakılarak ‘başkanlık sistemi`nin önce imar alanında başlaması öngörülmekte. Bir anlamda ‘imar darbesi` denebilecek uygulamayı ‘afete karşı önlem` gerekçesi altında düzenleyen kanun tasarısı, ülkenin ve kentlerin tamamını ‘riskli alan` ilân etme olanağını sağlayarak, bu tanımla belirlenmiş alanlarda TOKİ`yi ve dolayısıyla Başbakanlığı ‘tek imar otoritesi` yapmayı hedeflemektedir. Tasarıya göre, ‘Bakanlar Kurulunca belirlenecek rezerv alanlar` ve hiçbir bilimsel katılım olmadan saptanabilecek ‘riskli alanlar` ülkenin her yerinde keyfi olarak ilân edilebilecek. Aynı hukuk ve etik dışı yaklaşım ‘riskli yapı` tanında yinelenmekte, teknik ve bilimsel katılımın olmadığı saptamalarla TOKİ`nin dilediği yapıya el koyabilmesi olanağı sağlanmaktadır. O kadar ki, tasarıya göre belediyeler "riskli yapıları" verilen sürelerde belirlemediği takdirde bunu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ‘re`sen` yapacaktır. Riskli alanlarla birlikte aynı yapıların Maliye Bakanlığı aracılığıyla TOKİ`ye devir işlemleri de tasarının ayrıntılı hükümlerini oluşturmaktadır. Bu yöntemle belirlenecek sözde ‘afet riski bulunan` (!) alanlarda ve yapılarda, tasarının asıl amacını oluşturduğu anlaşılan ‘TOKİ`ye ve TOKİ ortaklarına yeni emlak rantı alanları kazandırmak ve pazarlamak` niyetinin ‘engelsiz` yaşama geçebilmesi için de ülkemizde yılların deneyim ve birikimiyle oluşmuş tüm imar, çevre ve kültür yasaları ‘uygulanamaz` ibaresiyle etkisiz hale getirilmektedir. Bu sayede yeni emlak rantı alanlarına dönüştürülmek üzere el konulan yapıların zorla tahliye işlemleri ile yıkılmalarında tüm yasal engeller kaldırılırken; ülkenin doğal, kültürel ve çevre değerinin korunmasını öngören yasaların da devre dışı bırakılmasıyla aynı değerlerin yok olmasına neden olacak yapılaşmaların önü açılmaktadır.Tasarıda bu yöntemlerle hedeflenen "tek imar otoritesi" oluşturulması aynı zamanda merkezi idareye ‘yağma özgürlüğü" tanımaktadır. Tasarı bu şekliyle , "Demokrasinin Beşiği" olarak kabul edilen yerel yönetimleri ‘rantın merkezi hükümetten yönetimi` uğruna tamamen etkisiz ve yetkisiz kılmaya yönelik ‘yerelleşme ve demokratikleşme` karşıtı anlayışın yasalaşması olarak dayatılmaktadır. Bugün kadar, "Kentsel Dönüşüm Yasası" adıyla gündeme gelen tüm yasa tasarıları hakkında, gerek Mimarlar Odası gerekse diğer meslek kuruluşlarının uzman görüş ve önerileri ile oluşturduğu raporlarda, ülkemizin gerçekleri ve genel şehircilik ilkeleri çerçevesinde sağlıklı bir ‘kentsel gelişim`in nasıl sağlanabileceğine ilişkin görüşlerini hiçbir şekilde dikkate almadan hazırlanan bu ‘tasarı`nın yasalaşması halinde, zaten sorunlarla baş başa olan kentlerimiz felaketlere sürüklenebilecek, yoğun ve kapsamlı bir şekilde kamusal, çevresel, sosyal, kültürel ve ekonomik kayıplar yaşanacaktır. Bu değerlendirmelere bağlı olarak; Duyarlı milletvekillerimizi, genel olarak sakıncalarını belirttiğimiz; Ülkemizin tüm değerlerini, anayasal hakları yok edecek olan, kamu yararı ile uzaktan yakından ilgisi olmayan, ‘yerelleşme ve demokratikleşme` karşıtı ve kentlerimizi ‘afetlere karşı güvenli hale getirmek` yerine ‘kendisi bir afet` ve ‘çılgınlık` olan ‘Tasarı`nın geri çekilmesi ve reddetmesi için çaba göstermeye davet ediyoruz. Üstlendikleri demokratik sorumluluklar ve kentlerin toplum adına sahipleri olmaları nedeniyle başta ‘Yerel Yönetimler` olmak üzere; hakları gasp edilen, demokrasi kentli hakları, tarihsel ve doğal değerlerden yana olan bütün kesimleri ise ‘Tasarı`nın gündemden kaldırılması için dayanışma içerisinde olmaya çağırıyoruz. Mimarlar Odası Merkez Yönetim Kurulu
|