|
Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından 21 Mart 2012 günü düzenlenen “Dünya Ormancılık, Su ve Meteoroloji Günleri, KESK’e bağlı Enerji, Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası (ESM) tarafından düzenlenen basın açıklaması ile protesto edildi. Protesto eylemine EMO Ankara Şubesi üyeleri de destek verdi. Eylemde sık sık “Suyumuz yaşamdır satılamaz”, “İşçiler ölüyor iktidar bakıyor”, “Sermaye elini suyumuzdan çek”, “AKP elini suyumuzdan çek”, “İşçiler ölüyor sermaye büyüyor” sloganları atıldı.
Basın açıklamasını okuyan ESM Genel Başkanı Mustafa Şeroğlu burada yaptığı basın açıklamasında, "Emperyalizmin Pazar kavgası arayışı son 30 yılda doğal varlıklardan sosyal güvenliğe, eğitimden sağlığa, ulaşımdan posta hizmetlerine kadar uzamıştır. Emperyalizm yeryüzünün ve doğanın bütün değerlerini hızla metalaştırmaya başlamıştır"dedi. Açıklama şöyle denildi, "24 Şubat 2012 günü Adana`nın Kozan İlçesindeki Gökdere Köprü Barajı derivasyon tünelinin kapağının kopması sonucu maalesef 10 işçi kardeşimiz yaşamını yitirmiştir. Olayın ardından yetkililerin ve hükümetin yaptığı açıklamalar son derece vahimdir. Yetkililer, yöre halkının ve kamuoyunun tepkisi karşısında yaşanan olaydan ders çıkarıp üzerine düşenleri yapmak yerine, suçu başta meslek odaları ve sendikalar olmak üzere başkalarına atmaktadır. Oysa ki yaşanan bu olay maalesef bir kaza değildir. Olayda yetkililerin ağır ihmali vardır. Şöyle ki yürütmesi durdurulan sadece Su Yapıları Denetim Hizmetleri Yönetmeliği`dir. 6200 Sayılı DSİ Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun halen yürürlüktedir. Yönetmeliğin yürütmesin durdurulması DSİ`nin kanunla kendisine verilen denetleme yetkisini kullanmasına engel değildir. 6200 Sayılı Yasa yürürlükte olduğu sürece DSİ su yapılarını denetlemekle yükümlüdür. Bugün böylesi bir facianın yaşanmasının nedeni söz konusu yönetmeliğin iptal edilmesi ile doğan hukuksal bir boşluk değil, DSİ`nin asli görevleri içerisinde yer alan ‘denetleme` görevini yerine getirmemiş olmasıdır. Bu durumda sorumlu ilgili bakanlık değilse kimdir? Yanlış zamanda yanlış yerde olarak yaşamını yitiren işçi kardeşlerimiz midir? Yaşanan faciadan daha elim ve daha vahim olarak bugün gelinen noktada r başta DSİ olmak üzere kamu kurumları denetim işlevini bile yapamayacak derecede işlevsizleştirilmiştir.Bu boşluk ve denetimsizlik ortamında benzer faciaların daha da artmasından korku duymaktayız. Önce doğamızı talan eden HES çılgınlığı şimdi de canımıza kasteder hale gelmiştir. Bizce gerçek sorumlular suyu kamu malı olmaktan çıkarıp bir meta haline dönüştürenlerdir. Suların satılmasındaki ısrar ve telaş, özelleştirilen enerji sektörünün vaat ettiği yüksek kârlara bir an önce ulaşmaya çabalayan şirketlerin kâr hırsları ile birleşince bugünkü durum ortaya çıkmıştır. Siz sermayenin yuvasında, Ankara Ticaret Odası`nda Dünya Su Günü kutlayanlara sesleniyoruz. Akarsuyu elinden alınan; deresi kurutulan, denetimsizlik yüzünden canından olan bu ülke insanları, Dünya Su Günü`nde göstermelik toplantılarda; sizlerle yan yana olmayacağız. Bizler, hayatın temel kaynağı olan suyun kötü bir yönetimle nasıl insan hayatına kastedecek duruma getirildiğini kamuoyuyla her fırsatta paylaşacağız. Ekoloji, katılımcı toplum tarafından denetlenebilir, sosyal adalete uygun ve ekonomik açıdan rasyonel şekilde yapılan bir su yönetimi için bizzat sizlerle mücadele içinde olacağız."
|
|
|