22 Haziran’da F-4 jetinin, Suriye tarafından düşürülmesi, Akçakale’ye düşen bombalar ve nihayet Türkiye’nin Suriye topraklarını bombalaması… Ülkemizin güney sınırlarında süren iç savaş tamtamlarının ülkemiz sınırlarının içine kadar taşmasının en açık sonucu ilk elde AKP’nin dış politikada “sıfır sorun” konseptinin başarısızlıkla sonuçlanmasıdır. Ama bu sonucun en tehlikeli ve en vahim yanı, Türkiye’nin içinde yer aldığı bu savaş kışkırtıcılığının halkımız açısından yaratacağı ağır sonuçlardır. Savaşa devletler girer, ordular çatışır ama savaşın faturasını zam ve zulüm olarak, yeni vergiler ve ölümler olarak, kitlesel göç ve toplumsal travma olarak halklar öder.
Dış politika vizyonunu "Komşularımızla Sıfır Sorun" olarak ilan eden AKP iktidarının bugün geldiği noktanın iki tahrikçisi var: Birincisi, Ortadoğu uluslarını yeniden dizayn etmeye girişen ve Irak`tan Tunus`a Mısır`dan Libya`ya kadar geniş bir hattı kargaşa ve rejim değişikliklerine sürükleyen başta ABD olmak üzere emperyalist-kapitalist cephenin savaş politikalarıdır. İkinci etken ise, kendi topraklarındaki sorunlarla baş edemeyen, bölge liderliği hevesini gerçekleştiremeyen AKP iktidarının, iç politikadaki açmazlarını dış politikadaki girişimlerle örtme, gölgeleme çabasıdır. Bu iki etkenden dolayı, sınırlarımız içindeki 100 bine yaklaşan mültecinin, Akçakale ve diğer yerlere düşen bombaların, düşürülen uçak ve diğer kayıplarımızın asıl sorumlusu emperyalizmin dümen suyundan yer alarak bundan nemalanmaya çalışan AKP iktidarıdır. AKP iktidarının ne Mısır`da ne Libya`da ne de Suriye`de tuttuğu pozisyonunun demokrasi ve özgürlük ihracıyla hiçbir gerçek ilişkisi bulunmamaktadır. Bulunmamaktadır çünkü demokrasi ve özgürlük dışarıdan ihraç edilemez. Bulunmamaktadır çünkü kendi egemenlik alanında demokrasi ve özgürlük sorunlarını çözemeyen bir iktidarın başka ülkeler için medeniyet taşıma havarisi kesilmesi inandırıcı ve gerçekleşebilir bir politika değildir. Henüz içine girmediğimiz savaşın halkımız açısından ağır sonuçları daha bugünden yaşanmaya başlanmıştır. Odamızın son açıklamasında belirtildiği gibi 1 Ekimde yapılan doğalgaz ve elektrik zamlarının en önemli tetikleyicisi savaş bütçesidir. Bu zamlara yenilerinin eklenmesi an meselesidir. Suriye sınırındaki illerimizde yaşanan kargaşa, buralarda yüzyıllardır kardeşçe yaşayan kesimlerin arasında baş gösteren düşmanlık tohumları, ülkemiz topraklarında cirit atan silahlı-silahsız birçok savaş ve istihbarat unsurunun varlığı ve nihayet topraklarımıza düşmeye başlayan bombalar bu ağır gelişmelerin ilk habercileridir. Eğer bu savaş çığırtkanlığı durdurulmazsa, emperyalist –kapitalist cephenin dümen suyu acilen terk edilmezse, iç politikada yaşanan sıkıntı ve açmazların üstünün örtülmesi ve halkın taleplerinin bastırılması için bir savaş felaketinin yararlanma politikası terk edilmezse bu anafor herkesi içine alan bir yıkıma dönüşecektir. İktidarı ve bütün savaş çığırtkanlarını uyarıyoruz: Kendi iktidarlarının devamı için savaştan medet uman bütün hakim politikalar çökmeye mahkumdur. Tarih savaş ve yıkım politikalarını kullanarak iktidar hesabı yapan parti, hükümet ve devletlerin mezarlıklarıyla bezelidir. İktidarı bir kere daha uyarıyor ve talep ediyoruz. 5 Ekim 2012 HEM İÇERDE HEM DIŞARDA BARIŞ İSTİYORUZ. DAHA ÇOK ÖZGÜRLÜK ve DAHA ÇOK DEMOKRASİ İSTİYORUZ.
TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBESİ 38. DÖNEM YÖNETİM KURULU
|