Yönetim Kurulu Başkanımız Erdal AKTUĞ'un 22.10.2006 tarihli Kent Gazetesi Köşe Yazısı
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından ihaleye çıkarılan Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş’nin, Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş’nin ve İstanbul Anadolu Yakası Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin özelleştirilmesi hakkındaki ön tekliflerin toplanması 4 Ekim 2006 tarihinde sonuçlanmış ve 83 şirket ön yeterlilik için başvurmuştur. TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası 3 dağıtım bölgesinin özelleştirilmesine yönelik ihale ilanının iptali ve yürütmenin durdurulması için 10 Ekim 2006 tarihinde Danıştay’da dava açmıştır. Elektrik dağıtım özelleştirmelerine karşı açtığımız davadaki temel gerekçelerimiz: * İhalede tanıtım dokümanı ve ihaleye katılım kriterlerini de içeren ihale şartnamesi kamuoyundan gizlenmiştir. Bu belgeler, ancak yüksek bir bedel karşılığı satın alınabilmektedir. İhale ilanında ihale koşullarına ilişkin yeterli açıklamalara yer verilmemiştir. Bu durum Özelleştirme Yasası’nda düzenlenen özelleştirme işlemlerinin aleniyet içinde yürütülmesi ilkesinin açık bir ihlalidir. * Kayıp-kaçak oranları Türkiye ortalamasının altında kalan, hatta düşük düzeyde bulunan ve sanayi bölgelerinin bulunması nedeniyle elektrik tüketiminin yoğun olduğu 3 bölgenin öncelikli özelleştirilmesi söz konusudur. 3 dağıtım bölgesinin öncelikli özelleştirilmesi, hem TEDAŞ’ın önümüzdeki süreçte mali açmaza düşmesine neden olacak, hem de kayıp-kaçak oranı yüksek bölgelerin özel sektöre devredilememesi, buralardaki hizmetin ise kamu tarafından üstlenilmesi zorunluluğunu doğuracaktır. Kayıp-kaçağın görece düşük olduğu bu bölgelerin hemen satışa çıkarılması, özelleştirmedeki kayıp-kaçak oranının düşürülerek, hizmet kalitesinin yükseltilmesi amacına da aykırılık oluşturmaktadır. * Özelleştirme nedeniyle öngörülen işletme hakkı devir bedelinin tarifeler yoluyla tüketicilerden tahsili öngörülmüştür. Özelleştirmenin kendisinden dolayı elektrik tarifelerine artı bir yük getirilmektedir. * Yatırımların tarifeler yoluyla tüketicilerden tahsil edilecek olması da elektrik dağıtım hizmetinin özelleştirilerek devletin yatırım yükünden kurtulacağı amacıyla örtüşmemektedir. * Şirkete, vatandaşın cebinden gelir tavanı garantisinin getirilmesi ise, elektrik tüketimindeki olası bir azalma nedeniyle şirket gelirine garanti, vatandaşa ek yük anlamına gelmektedir ki bu durum dağıtım şirketlerine ayrıcalık tanınması nedeniyle Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaktadır. * Dağıtım hizmetinde öngörülen yatırımların kim tarafından denetleneceği ve gerekli yatırımların hiç ya da yeterince yapılmaması durumunda cezai yaptırımın ne olacağı ise belirsizdir. Mevcut elektrik enerjisi mevzuatı ve özelleştirme uygulamalarının, ancak şirketlerin para tahsilatında bir hızlanma yaratacağını, yatırımların ise gerektiği ölçüde yapılmayacağını göstermektedir. * Elektrik dağıtımı bir kamu hizmetidir ve kamu hizmetinin özel kişilere devredilmesi ancak imtiyaz sözleşmesiyle mümkün olabilir. EPDK tarafından dağıtım hizmetini veren şirketlere lisans veriyor olması, imtiyaz sözleşmesi imzalanması zorunluluğunu ortadan kaldırmamaktadır. İmtiyaz sözleşmesi imzalanmayarak, düşüncesi alınması gereken Danıştay da by-pass edilmiş olmaktadır. * İhale ilanında yabancılara yönelik kısıtlama getirilmemiş olması, Anayasa’ya ve 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 14. maddesinde öngörülen yabancılara yönelik sınırlamaya aykırılık oluşturmaktadır. * Elektrik Piyasası Kanunu’nda TBMM’de geçen dönem 5496 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikler, şirketlerin hisselerinin nama yazılı olma koşulu, borsada işlem gören şirketler için kaldırılmıştır. Bu düzenleme tekelleşmenin ve yabancılaşmanın kontrolünü olanaksız kılmaktadır. Yasadaki bu düzenleme Anayasa’ya aykırılık oluşturmaktadır. * Yine Elektrik Piyasası Kanunu’nda 5398 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle dağıtım şirketlerinin üretim şirketi kurarak, kendi şirketlerinden elektrik satın almaları önündeki kısıtlamalar kaldırılmış, böylece dikey bütünleşmenin önü açılmıştır. Ayrıca dağıtım şirketlerine Rekabet Kurulu’nun görüşüne de aykırı olarak perakende satış lisansı verilerek dikey bütünleşmeye bir parça daha eklenmiştir. Diğer yandan ülkedeki tüm dağıtım bölgelerinin bir şirketin elinde toplanması önünde de hiçbir yasal engel bulunmamaktadır. Böylece kamu elinde “rekabet ve serbestleşme” gerekçesiyle parçalanan elektrik alanındaki bütüncül yapı, şirketlerin çıkarları söz konusu olunca yeniden sağlanmaktadır. Şirketlere dikey ve yatay bütünleşme olanağı tanınarak, kamu tekelinin özel tekele dönüştürülmesi söz konusudur. Elektrik alanında yapılan özelleştirmelerle, ÇEAŞ’lar AKTAŞ’lar yaratılmış, alım garantili Yap-İşlet-Devret ve Yap-İşlet sözleşmeleri ile fahiş fiyat uygulamaları sonucu devlet milyarlarca dolar zarar üstlenmiş, üstlenmeye devam etmektedir. Bunlardan ders çıkarılmayarak, elektrik dağıtım hizmetinin özelleştirilmesi süreci başlatılmıştır. Elektrik dağıtım hizmetinin özelleştirme süreci bile elektriğin pahalılaşacağını göstermiştir. Dağıtım hizmetini yürütecek şirketler işletme hakkı devir bedelini, yapacakları yatırımları, işletim giderleri ve karlarını tarifeler yoluyla bizim cebimizden tahsil edeceklerdir. Elektrik alanındaki özelleştirmelerin sonucu pahalı elektrik, kalitesiz hizmet, Türkiye’nin karanlıkta kalma tehditiyle karşı karşıya bırakılmasıdır. Elektrik Mühendisleri Odası olarak “Enerjine Sahip Çık, Geleceğini Karartma” çağrısıyla ülkesine ve enerjisine sahip çıkanlarla 14 Ekim TMMOB Ankara mitinginde üreterek büyüyen ve paylaşarak gelişen bir ülkede yaşamak için alanlardaydık. Demokrasiden, emekten ve barıştan yana bir Türkiye Cumhuriyeti için mühendisler, mimarlar ve şehir plancıları olarak mücademiz devam edecek....
|