· ŞUBE Giriş Sayfası

 BURSA ŞUBE

 
Şube Kapsamındaki İller:

 BALIKESİR   BURSA   ÇANAKKALE   YALOVA 
 

EMO Bursa Şubesi
Haber Bülteni
SAYI: 118

Tüm Sayılar

YAZILI BASINDA ODAMIZ

 
Yönetim Kurulu Başkanımız Erdal AKTUĞ'un 28.01.2007 tarihli Kent Gazetesi Köşe Yazısı
 

Enerji Verimliliği Kanun tasarısı Meclis gündeminde yaklaşık bir yıldır beklerken "Nükleer Güç Santralarının Kurulması ve İşletilmesi İle Enerji Satışına İlişkin Kanun Tasarısı" TBMM‘nin Çevre Komisyonu‘ndan bir gün içinde jet hızıyla geçti. Nükleer Karşıtı Platformun Sekreteryası Elektrik Mühendisleri Odası hükümeti, nükleer santralden vazgeçmesi için yeniden uyardı. Yaptığı basın açıklamasında;
"Nükleer santral konusunda bir inatlaşma yaşanmaktadır. Ülkenin mevcut potansiyelinin değerlendirilmediği yetkililer tarafından kabul edilmektedir. Enerji Bakanı‘nın bütçe görüşmelerinde yaptığı açıklamalara göre 129 milyar kilovatsaatlik yıllık hidrolik enerji potansiyelimizin halen yüzde 35‘i kullanılmaktadır. Kaldı ki ülkemiz su potansiyelinin yeni gelişmeler ışığında gözden geçirilmesi gerekmektedir. Yine linyit potansiyelinin de yüzde 35‘inin kullanıldığını, taşkömüründe ise bu oranın yüzde 32 olduğu açıklanmıştır.
Enerji Bakanlığı‘nın her yıl yüzde 6.3 ve yüzde 8.4‘lük artışlarla yaptığı enerji talep tahmin projeksiyonlarına göre ülkenin potansiyelinin tamamı değerlendirilse bile 2020 yılındaki talebi karşılamayacağı ileri sürülmektedir. Ancak Elektrik İşleri Etüt İdaresi‘nin tamamladığı Rüzgar Atlası çalışmalarına göre Sayın Bakan, Türkiye‘nin rüzgar potansiyelinin 48 bin megavat olduğunu açıklamıştır. Böylece yapılan senaryolarda 2020 yılında 3 bin megavat olarak öngörülen rüzgar santralları kurulu gücünün de 9 bin megavata çıkarılabileceği ifade edilmiştir. Bu durumda 3 nükleer santralden beklenen 4 bin 500 megavatlık güçten vazgeçilmesi kendi açıklamalarının gereğidir.
Komisyonda yaşanan tartışmalar, "nükleer enerji santralleriyle Türkiye‘nin enerji sorunu hemen çözülüverecek" gibi bir izlenim olduğunu göstermektedir. Bu tamamen gerçek dışıdır. 1.000 MW‘lık bir nükleer santral kurulumu için en az 10-12 yıl gerektirmektedir. Türkiye koşullarında bu sürenin 15 yılı aşması şaşırtıcı olmayacaktır.
Bu durum zaten nükleer santralleri ülke enerji sorunu açısından gündem dışı bırakmaktadır. Yenilenebilir kaynaklar üzerinde son yıllarda çarpıcı gelişmeler yaşanmaktadır. Türkiye‘nin bu gelişmelere kapılarını kapatıp, tehlikeli ve pahalı olan nükleer santraller üzerine yoğunlaşması kabul edilemez. Kaldı ki yukarıdaki Türkiye‘nin potansiyeli dikkate alındığında baz yükü kaldırabilecek su ve kömür kaynaklarının da henüz değerlendirilmemiş olduğu ortadadır.
Ne yazık ki inatlaşma yalnızca bilimsel verilere karşı değil, dünyadaki uyarılara karşın sürdürülmektedir. ABD‘nin Bulletin of Atomic Scientists Derneği‘nin sembolik "Kıyamet Günü Saati", nükleer tehdit nedeniyle 18 Ocak Perşembe günü 2 dakika daha ileri alınmıştır. Türkiye ise bir gün önce nükleer santral kurulumuna ilişkin yasayı TBMM Çevre Komisyonu‘nda kabul ederek, bu tehdidin bir parçası olma yolunda ilerlemektedir.
Nükleer santral kurulumu konusunda özel sektör ve uluslararası finans kuruluşlarıyla pazarlıklar yapılırken, halkın tepkisi bastırılmaya çalışılmaktadır. Nükleer Karşıtı Platform kapsamında Sinop‘ta yapılan basın açıklamasına katılanlara cezalar uygulanmaktadır. Katiller ellerini kollarını sallayarak dolaşırken, bu ülkenin çıkarları için en demokratik hakkını kullanmak suç sayılmaktadır.
Hükümeti bir kez daha nükleer santral kurma inadından vazgeçmeye çağırıyoruz. 
On yılda kurulacak bir nükleer santralın ne bugünün enerji sorununa ne de cari açığa bir çözüm olamayacağı açıktır. Bunun yerine hükümetten isteğimiz, TBMM‘nin komisyonlarında sürüncemede duran "Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun‘da Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" ile "Enerji Verimliliği Kanun Tasarı"larının bir an önce kabul edilip uygulamaya geçilmesidir. Rakamların da ifade ettiği gibi rüzgar santrallarının kurulu gücünü 9 bin megavata çıkardığınızda dört nükleer santral gücünü daha hızlı ve temiz elde edebiliyorsunuz. Bu nükleer inadını biz anlamıyoruz. Ki rakamlar ve bilim bu anlamayı zorlaştırıyor. Ülkemizin canı yanmadan gelin bu inattan vazgeçin.